banner1524

Ara sıra, ne güzel kahvaltıya gidiyorduk, huzur toplantısıydı, etkinlikti derken, çok sevdiğim polis kardeşlerimle neredeyse akraba oluyorduk. Sağ olsun Emniyet Müdürü Metin Aşık ile de sıkı bir dostluk köprüsü kurmuştuk. İşin garip yanı, sevgili müdürümüz de bizim yanımıza gelemeyecek belki. Nezaket ziyareti falan, ya da iade-i ziyaret babında…

Çağırdıklarında gitmediğimiz zaman telefon açarlar, gerekirse araba gönderirlerdi. Giderdik, huzura katkı sağlardık.

Üzüldüğüm başka birşey daha, gece yarısı, saat 12’de çorba da içemeyeceğiz artık. Mecburen çorbacıya gideriz bundan kelli… Olsun, cebimizden de üç beş kuruş çıksın canım! Para harcadığımız belli olsun, zaten adımız çıkmış dokuza, inmez sekize…

*

Şaka bir yana, artık basın mensuplarının emniyete girişine yasak getirildi. Siz ister bunun adına sansür deyin, ister toplumun haber alma özgürlüğüne vurulmuş darbe deyin, ister vatandaşın bilgi edinme hakkının gaspı deyin, ister basın özgürlüğüne açıkça müdahale deyin.

Yeter ki deyin, serbest! Bir şey deyin de ne derseniz deyin!

Hatırlayın, çok uzak değil, Emniyet Genel Müdürlüğü, gece yarısı 81 ilin emniyet müdürlüklerine gönderdiği 10 satırlık genelgeyle ‘basın mensuplarını emniyete almayın!’ talimatı gönderdi. Bundan böyle bizim emniyete girişimiz yasak anlayacağınız. Herhangi bir gelişme veya basın açıklaması olduğu takdirde, basın mensupları davet edilecek, o kadar. Daha önceden belirlenmiş görüşmeler içinde kayıt sistemi uygulanacakmış.

Yasak…

Emniyet müdürlükleriyle de sınırlı kalmıyor, her basın mensubu canı istediğinde, içinden geçtiğinde, bir çay içmek için dahi emniyet müdürlüğü binasından içeri adım atamayacak. randevu alacaksın, sonra içeri gireceksin. Yok öyle ezbere hareket!

Yasak işte, anlamıyor musunuz!

*

Bunun anlamı şu, sen, ben, öteki arkadaşlarım, meslektaşlarım, bir bilgi edinmek, haber amaçlı içeri giremeyince, emniyetten gelen haberi, “ben ne verirsem onu haber yapacaksın, servis edeceksin” mantığı devreye giriyor.

Tabi karara tepki gösterenler var. Şaşırtıcı olmayan biçimde, tam da yolsuzluk soruşturması sürerken, sansürü seçenlere bir sözümüz olamaz tabi. Devlet baba, her şeyin en iyisini bizden, senden, benden daha iyi bilir! Vatandaşın bilgi edinmesiymiş, ne bilgisi lan! Vatandaşın çok da umurunda sanki bilgi.

O seçim derdinde bile değil, geçim derdi dururken. Kış geldi, acilen odun kömür lazım, çocukların okul masrafı can yakıyor, zemheri ayındayız, bakmayın havaların birkaç gündür iyi gittiğine, yarın bir gün bir fırtına bir kar derken, kış gelip kapıya dayandı mıydı, kışlık giyecek de masraf kapısı olarak çıkacak karşımıza.

Eh, bir de doğalgaza zam gelirse, elektrik ne güne duracak, ben de sıradayım diye bağırırsa, ne halt edecen, hı, söylesene bana!

Sen de emniyete gitmeyiver, haber de eksik kalsın, gazetene, sitene koyacak bir şeyler bulursun nasıl olsa. Ne olacak haber yapacan da. Yaptın ne geçti eline. Madalya mı verdiler, ödüle mi boğdular, nişan mı taktılar, aferin mi dediler, boyun mu uzadı, bir yerin mi eksildi?

Neymiş, alınan karar, Türk basın tarihine geçecek kara bir leke imiş. Hadi lan oradan dürzü! Sen büyüklerimizden daha iyisini mi bilecen, onlardan daha iyi mi düşünecen, kafasız!

Allah devlete, millete zeval vermesin yeter ki.

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol

banner1527