banner1524

Belleğinde kağıda-siteye dökecek bilgi kırıntısı olmayan sözde gazeteci yazarların sallamasyona geçerek, konu başlığı olmasa da yazmaya çalıştığı şey, siyasi yazılardır.

Bir ismi, bir partiyi, bir şehri karalayacaksan, küçük düşüreceksen, yerden yere çalacaksan, genelleme yapar, “siyasiler…” der çıkarsın ki, belki söylemek istediğini muhatabı anlar da, çoğu ipine bile sallamaz.

İçimizde çok; bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmak gibi kalkana sığınarak, hele bir de  yazacak konu bulamadıysa, siyasiler… diye başlayan yazısını tamamlamaya çalışırken bile güçlük çeker, nefes darlığı yaşıyormuş gibi kelime-cümle sıkıntısı bunalımına girer ki, tutup komşudan birkaç cümle kiralamaya, ya da parası varsa, satın almaya çalışır.

Aldıkça çuvallar, yazdıkça bataklığa gömülür.

*

Aslında siyasetin tabiatı gereği, siyasi yazıların çoğu da birbirine benzer. İsimler, mekanlar, adresler aynı olunca, siyasi ortam nedeniyle dini konuların son günlerde çok ilgi çektiği sanılsa da, benim o taraklarda bezim yok.

İnsan bildiği, hâkim olduğu konuları yazmalı.

Bildiğim bir şey var, din siyasete alet edilmemeli.

Maraş ölçeğinde, şartlarında siyasi yazı yazmak, dünyanın en kolay işi. Hele hele meclis de tatile girdi, vekillerimiz esnaf ziyaretlerini sürdürürken, eh bize de malzeme çıktı doğrusu.

Maraş’ta, siyasi yazı yazarken şunu unutmayın ki orijinal olmaya hiç gerek yok.

Sallamasyon yap,  taş kime değerse, kim üzerine alınırsa, (işin içinde mahkemelere düşmek de var, aman ha aman!) günü kurtar gitsin!

Yazdığınız yazının içinde öyle canım canım fikir olması da gerekmiyor. Zaten olsa size yazar demeyecekler. Yazdığınız yazının popüler olması için gerek yok buna. Sonra kendinizi fazla yormanın da manası yok. Genelleme yap, içine de kimi katarsan kat!

*

Kabul ederseniz ya da etmezsiniz, Maraş bazında söylüyorum, camia tükenmiş yazarlarla  doludur ve kimse bunu dert etmiyor nedense.

Daha önce de yazdık, şartları değiştirmeye kendimizi değiştirmekten başlasak iyi olacak!

Yalakalık, yağdanlık olmak bizi küçültüyor. Yerel medyada bir şok terapisi yapalım, cesur olalım, farklı konuları farklı şekilde ele alalım ki, sadece genelleme yaparak kızdırdığımız siyasileri de gözümüzde fazla büyütmeyelim.

*

Bir de, belediyeye vurmak prim getirir.

Ayağınıza taş mı değdi, vur abalıya misali belediyeyi yerden yere çalabilirsiniz.

Evinizin aniden suyu mu kesildi, belediyeye vurmak ne güne duruyor, salla gitsin!

Kaldırım taşı mı oynadı yerinden, boşlukta duran su üzerinize çamur olarak geri mi döndü, tam fırsat işte, belediyenin kellesini getirene ödül verin!

Belediye sık sık kaldırım değiştirip, kamuoyunun taktığı lakabı değiştirmek, silip atmak yerine ısrar ediyorsa, senin-benim paramı çarçurda ısrarlıysa, Kıbrıs Meydanına darağacı kurma vakti gelmiştir!

Çünkü belediyeler, her daim, havada, karada ve denizde hedef tahtası olmuştur her yerde. Canı sıkılan, evde karısı ile kavga eden, borçlarını ödeyemeyen, yolda arabasının tekerinin lastiği patlayan, gelin kaynana kavgasında arabuluculuğa çalışanın belediyeyi eleştirmek, yerden yere çalmak için yeterli sebepleri vardır!

Siz siz olun, yazacak, eleştirecek birilerini, konu bulamıyorsanız, belediye ya da siyasiler ne güne duruyor!

Allah ne verdiyse artık!

 

 

 

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol

banner1527