Esaretten hoşlanmam da, kimden ve nereden gelirse gelsin deli cesaretine her zaman hayran olmuşumdur. Azimli, kararlı, topluma yararlı olma adına güçlü adımlar atan, yatırım anlamında gözünü budaktan sakınmayan, korkmayan, zarar ederim kaygısı taşımayan insanlara saygı duymuşumdur her zaman!

Kipaş patronu, yönetim kurulu başkanı sayın Hanefi Öksüz de bunlardan biri.

Şunu baştan yazayım da maraza çıkmasın, bu bir günah çıkartma, özür dileme yazısı değildir, biline!

Şehrimizde yatırımın çeşitliliğini sağlayan, proje ve yatırım meselesinde sermayesi kadar cesaretini de ortaya koyan işadamı Hanifi Öksüz’ü tebrik etmemek, bu şehre, sanayi sektörüne haksızlık olur!

Nereden baksanız 15 bin kişiye ekmek veriyor, istihdam sağlıyor, ihracat yaparak şehrimize, ülkemize döviz kazandırıyor.

Allah tuttuğunu altın etsin!

*

Haddim olmayan kendisine bazı abi tavsiyelerinde bulunacağım. Kendisi sanayicilerin abisi olmak istedi ama bu isteği, hırsı, öfkesi, yersiz ve zamansız çıkışları onu abi kimliğinden soyutladı, uzaklaştırdı.

Pişmiş aşa su katmak istemem, tekrarı gibi olacak ama bir meseleye açıklık getirmem için mecburum yazmaya, pişman olsa da geçen yılın son meclis toplantısında büyükşehrin, 1 milyon 300 bin oy veren-vermeyen insanın seçilmiş belediye başkanı Fırat Görgel ve kurum için söyledikleri (Ticaret ve Sanayi Odası Meclis toplantısında) hoş değildi.

Bak, o yersiz ve zamansız konuşmanızdan sonra herkes ağzınıza biber sürdü. Belki acısını hissettiniz zaman zaman. ‘Pişmanım, keşke söylemeseydim!’ dediniz de, cin şişeden, ok yaydan çıkmıştı azizim!

Bunlar dış güçlerin oyunu, Avrupa beni-bizi kıskanıyor, basın sözlerimi çarpıttı, ben öyle demek istemedim tavrında yan çizseniz de, cin şişeden çıkınca geri girmiyor yerine.  

O küçük düşürücü, itibar suikastından farkı olmayan cümleler, ithamlar, iftiralar yaşı 70’i aşmış bir işadamına yakışmazdı. Bir tartacak, iki ölçecek, biçecek ve sonunda dilinden düşürecekti. Bir söz ağzınızdan çıktıktan sonra artık sizin olmaktan çıkmış, toplumun malı olmuştur.

Lafın nereye gittiğini düşünecek, hesap edeceksiniz. Cam evde oturuyorsunuz, o vakit başkasının evine taş atmaktan vazgeçeceksiniz!

*

Sayın Öksüz;

Sizin için çok yazı yazdım. Zenginliğinize, paranızın, bağ-bahçelerinizin, ruhsatlı veya kaçak (iddia öyle) villalarınızın muhasebesini tutacak, hesabını soracak değilim. Haddim değil her şeyden önce. Bürokrasi var, yerel yönetimler var, adalet var! Servet düşmanı hayatta olmadım, olanları da lanetlerim!

Neyse, zenginin malı züğürdün çenesini yorar misali, onda değilim. Paranız pulunuz çoksa, arsa-işletme zengini iseniz aileniz sevinsin! Ve lüks yaşamayı hak ediyorsunuz, Allah daha çok versin!

*

Bir mesele ki çok önemli. Hani merhum Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in meşhur bir sözü var, ‘meseleleri mesele etmezseniz mesele kalmaz!’

Başka bir meseleye geleceğim.

Sezon öncesi, Kahramanmaraş İstiklalspor’a yaptığınız bağışın, verdiğiniz desteğin kıymetli olduğunu yazdım daha önce. Allah razı olsun.

Siz ki kazandığını bu şehre harcayan, bunu her fırsatta dile getiren saygın bir işadamı olarak, hayırsever kimliğinizle aynı yüce duyguyu maddi anlamda sıkıntı içinde olan, yine bu şehrin takımı, üvey evlat olmayı hak etmeyen  Kahramanmaraşspor’a da yapmanızı beklerim.

Sadece ben değil, bütün spor camiası istiyor bunu.

Çam sakızı çoban armağını türünden. Şu mübarek ramazan günlerinde, bir  hayır da kırmızı-beyazlı takımımıza yapsanız, sizin için komşudan gitmiş,  gölden bir katre (damla) almış gibi olacak.

Hadi, yapın bir kibarlık, yapın bir babayiğitlik, görelim abiliğinizi, büyüklüğünüzü.

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol