Esaretten hoşlanmam da, insanı köle gözüyle değerlendirip, esir alma zihniyetinden nefret ederim fakat insanların deli cesaretine her zaman hayran olmuşumdur. Azimli, kararlı, topluma yararlı olma adına güçlü adımlar atan, yatırım anlamında gözünü budaktan sakınmayan, korkmayan, zarar ederim kaygısı taşımayan insanlara saygı duymuşumdur her zaman!

Kipaş patronu, Yönetim Kurulu Başkanı sayın Hanefi Öksüz de bunlardan biri.

Şunu baştan yazayım da maraza çıkmasın, bu bir günah çıkartma, özür dileme yazısı değildir, biline!

Şehrimizde yatırımın çeşitliliğini sağlayan, proje ve yatırım meselesinde sermayesi kadar cesaretini de ortaya koyan işadamı Hanifi Öksüz’ü tebrik etmemek, bu şehre, sanayi sektörüne haksızlık olur!

12 bin kişiye ekmek veriyor, istihdam sağlıyor, ihracat yaparak şehrimize, ülkemize döviz kazandırıyor.

Bir de, bu sezon 3. ligde şampiyonluk mücadelesi veren İstiklalspor’a ciddi miktarda bağış yapması, spora verdiği önemi ortaya koyması bakımından takdire şayan. Varlıklı insanların takımlarımıza sahip çıkması gerekiyor. Çünkü futbol özellikle ve tabi ki takımlarımız, şehrimizin tanıtımı noktasında ciddi bir misyon üstlenmiş durumdalar.

Ticaret ve Sanayi Odası depremde kullanılamaz hale geldi. Yeniden ayağa kalakması gerekiyor. Sanayicilerin yığınla sorunları varken, emanet gibi Ticaret Borsasında kalmaları ne zamana ve nereye kadar! İstiklalspora milyon dolarları bağışlayan sayın Öksüz, madem meclis başkanı, aynı duyarlılığı Oda binası için de göstermeli, çoğu kendinden olmak üzere meslektaşlarını bu meselede dayanışmaya davet etmeli, bunun da öncülüğünü üstlenmelidir.

Gelelim kuru fasülyenin nimetlerine...

*

Haddim olmayan kendisine bazı abi tavsiyelerinde bulunacağım. Kendisi sanayicilerin abisi olmak istedi ama bu isteği, hırsı, öfkesi, yersiz ve zamansız çıkışları onu abi kimliğinden soyutladı, uzaklaştırdı.

Pişman olsa da son mecliste büyükşehrin, 1 milyon 300 bin oy veren-vermeyen insanın seçilmiş Belediye Başkanı Fırat Görgel ve kurum için söyledikleri (Ticaret ve Sanayi Odası Meclis Toplantısında) hoş değildi.

Bak, o etik olmayan konuşmanızdan sonra herkes ağzınıza biber sürdü. Belki acısını hissettiniz zaman zaman. ‘Pişmanım, keşke söylemeseydim!’ dediniz de, cin şişeden, ok yaydan çıkmıştı azizim!  

O küçük düşürücü, itibar suikastından farkı olmayan cümleler, ithamlar, iftiralar yaşı 70’i aşmış bir işadamına yakışmazdı. Bir tartacak, iki ölçecek, biçecek ve sonunda dilinden düşürecektin. Bir söz ağzınızdan çıktıktan sonra artık sizin olmaktan çıkmış, toplumun malı olmuştur.

Lafın nereye gittiğini düşünecek, hesap edeceksiniz. Cam evde oturuyorsanız, o vakit başkasının evine taş atmaktan vazgeçeceksiniz!

*

Sayın Öksüz;

Sizin için çok yazı yazdım. Zenginliğinize, paranızın, bağ-bahçelerinizin, ruhsatlı veya kaçak (iddia öyle) villalarınızın muhasebesini tutacak, hesabını soracak değilim. Haddim değil her şeyden önce. Bürokrasi var, yerel yönetimler var, adalet var!

Neyse, zenginin malı züğürdün çenesini yorar misali, onda değilim. Paranız pulunuz çoksa, arsa-işletme zengini iseniz aileniz sevinsin! Ve lüks yaşamayı hak ediyorsunuz, Allah daha çok versin!

*

Bir mesele ki çok önemli. Hani merhum Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in meşhur bir sözü vardı, ‘meseleleri mesele etmezseniz mesele kalmaz!’

Şimdi bazı meselelere dair kişisel yorumlarımıza gelelim:

Sayın Öksüz!

Yine TSO Meclis Toplantısındaki o talihsiz konuşmalara, ithamlara geleceğim, gelmek zorundayım.

Kendi nefsinizle yüzleşip özür dileseniz, ‘pişmanım’ deseniz de ok yaydan, cin şişede çıkmışken, sizin gibi varlıklı, eğitimli, üstelik 12 bin kişi çalıştıran birinin ağzından çıkanı kulağı duyacak.

Son Ticaret ve Sanayi Odası Meclis Toplantısında sizi bu kadar sinirlendiren, öfkelendiren sebep neydi de Büyükşehir Belediyesine ve onun dirayetli, feraset sahibi Başkanı sayın Fırat Görgel’e size hiç de yakışmayacak cümleleri sarf ettiniz! Karın ağrınız neydi? 

Üngüt’e yapılan ve sıkça eleştirdiğiniz, beğenmediğiniz mühendislik ürünü kavşak mı, sizden sonra ikinci bir ‘holding’in (HG Hospital) şehre gelmiş olmasından mı, tekstil sektöründeki geri sayımın getirdiği kaygıdan mı bilinmez, izaha muhtaç bir meseleyi nizaha (kavgaya, tartışmaya) çevirdiniz!

Büyük adamlara küçük sözler, küçük düşünceler, küçük ve basit hareketler yakışmaz, bilmiyor musunuz!

Şunu bilin ve unutmayın, Allah göstermesin, muhtaç etmesin, düşürmesin de, bir gün sizde hepimiz gibi o Hastane’ye geleceğiz!

*

Mesele dedik, devam edelim. Sayın Öksüz!

Artık kabul edin, yaşlandınız. Bakın, Gaziantep sanayi ve siyasetinin abi’si sayın Abdulkadir Konukoğlu kendini emekliye ayırdı, kenara çekildi, işleri kardeşlerine bıraktı.

O Konukoğlu ki iktidar aradığında, ‘ne istiyorsunuz Gaziantep için!’ denildiğinde istemedikleri kalmazken, siz TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu kanalıyla, (isteseniz Cumhurbaşkanı sayın Erdoğan’a da ulaşabilirsiniz!) ki o kadar da samimisiniz, iktidara yakın isim, siz şehir için, meslektaşlarınız için ne istediniz? Yoksa sadece kendiniz için mi talepleriniz oldu?

Sizin de ortaklarınız, evlatlarınız var çok şükür! Bu ne hırs böyle!

Sizin de emekliliğiniz çoktan geldi, geçiyor. Hatırlayın, 2 sene önce, Ticaret ve Sanayi Odası seçiminde önceki Başkan sayın Şahin Balcıoğlu için, önce ‘Başkanım’ dediniz, sonra ‘Şahin Bey’ dediniz, sonra dalga geçer gibi, küçümseyerek ‘Şahin’ ile itibar suikastına gittiniz de elinize ne geçti.

Altın yere düşünce gümüş mü oldu, bakıra mı çevrildi?

NOT: Yazı uzadı, devamı Cuma gününe…

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol