İlk verdiği örnek ne kadar hoşunuza gider bilemem de, bir zamanlar vergi rekortmeni Matild Manukyan vardı.
Ermeni asıllı, genelevi patroniçesi, İstanbul'da...
Şimdi hayatta değil, senelerdir vergi rekortmeni oldu ama sıfatı/ünvanı hiç değişmedi.
*
Sonra başka bir örneklemeye geçmiş, isim vermeden bazı yerel gazete patronlarından söz etmiş ama maraza çıkmasın diye bu meseleyi es geçiyorum. Yağcılıktan, yalakalıktan, paradan, puldan, hisse senedine tapmalardan, haberin içine katılan yalandan, ilan vermeyenlere çamur atanlardan, gerçeklerden uzaklaşanlardan, üçkâğıtçılardan, hakaret ve saldırıya uğrayınca, 'Ulan bu memleketin enayisi ben miyim, malı götürmek varken, niye gazetecilik yapayım' diyenlerden...
Bir bildiği vardır diye düşündüm ve kısa kestim, Aydın havası oldu.
*
Gençler modaya ve eğlenceye düşkünler. Modaya ve eğlenceye hayatına gösterdikleri duyarlılığın, onda birini çevreye göstermediklerini iddia etmiş o yazısında.
Binevler yolu üzerindeki yürüyüş parkurlarının halini özetlemiş. Sözde gençlerin içtikleri bira şişelerini, üstelik kırarak sağ sola attıklarını, yedikleri kuru yemişlerin kabuklarını öylece bırakıp gittiklerini, çevre katliamı yaptıklarını, yarın belki de evlenecekleri genç kızın adını sprey boyalarla sağa sola yazdıklarını doğru bulmamış.
E haklı da birader.
Şimdiki gençler, temizlik ve çevre konusunda duyarlı değiller.