Yaklaşık 10 gün önce, İş Bankası ile Semerciler Çarşısı arasında işyeri bulunan 10 kadar esnafa, Çevre Şehircilik ve İklim Bakanlığınca, 15 günlük süre içinde işyerlerini boşaltmaları tahliye tebligatı ardından esnafın isyanı, tepkisi gündemin yeni ana unsuru olmuş, esnaf pankart asarak yetkili ve sorumluları duyarlı olmaya davet etmişti.

Depremle birlikte canlarımız da gitti. Herkesin acısı var, yüreği yangın yeri. Şehri terk edenler de oldu. İş dünyasından, küçük sanayi sitesi esnaflarından komşu illere taşınanlar olunca, şimdi de ilgili bakanlığın İş Bankası ile Semerciler Çarşısı arasında kalan 10 kadar dükkânın rezerv alanı kapsamında yıkılacak olması, bu bölgedeki esnaf için ikinci yıkım oluşuverdi.

Tebligat da yapıldı geçen hafta içinde. Bazılarına sözlü olarak bu tebligat ulaştırıldı.

*

Madem öyle… Kıbrıs meydanında, Çuhadarlı İşhanı pislik yuvası. Akşam saatlerinden sonra uyuşturucu kullananların balicilerin uğrak yeri iken, verdiği görüntü kirliliği insanın midesini bulandırırken, hemen İş Bankası arkasındaki otel ha yıkıldı ha yıkılacak diye kaygılandırır, korkuturken milleti, Çinili Çarşı dediğimiz yer yıkılmayı beklerken, siz tutun, şehrin hafızası, rengi ve dokusu esnaf çarşısına yıkım kararı alın.

Arasa Camii üzerindeki ada rezaletin danıskası, Suriyelilerin işyeri bulunan ve adına Halep denilen yerler şehrin rengini, hafızasını ve dokusunu yerle yeksan ederken, başka hiçbir şey ve yer kalmamış gibi 10 dükkânı yıkarak insanların mağduriyetinin üzerine tuz biber ekiyorsunuz.

Tamam, esnaf devletine bağlı. Alınan karara saygı duyuyor. Ancak verilen sürenin kısa oluşu, onlara yer ve zaman tanıma noktasında tepkilerini haklı duruma getiriyor.

*

Madalyonun öbür yüzüne bakacak olursak…

Bazı dostlar ve çarşı esnafı olayı Büyükşehire bağlasa da, alakası yok. Tebligatı yapan Çevre, Şehircilik ve İklim Bakanlık yetkilileri. İnancım odur ki Fırat Görgel Başkanım bile bu uygulamadan rahatsız olmuştur. Fırsat bulsa gelip esnafın derdini dinleyecek, çözüm odaklı hareket edecek. Ama şehrin dört bir yanına koşmaya, gitmeye çalışırken, bir de Arıkan’lara ait onlarca işyeri, ve yüzlerce esnafın mağduriyeti insanları tedirgin ediyor.

Şehri bütün olarak düşünün, ilçeleri de var bu meselelerin. Hangi birine yetişsin, işi kolay değil.

Bu belirttiğim yerler de yıkılacak bayramdan hemen sonra…

*

Peki, madem rezerv alanı ilan ettiniz, madem yıkmaya karar verdiniz, bir nefes arası kadar süre neyin nesi? Çarşının kimyası bozulacak, hafızası kaybolacak, yerli ve yabancı turistler geldiğinde alış-veriş yapacak yer bulamayacak, şehrin rengi, dokusu ve kokusu gitti gidecek, siz mağduriyet üstüne mağduriyet yaratmak istercesine, sanki baraka, sanki kümes taşınacakmış gibi, üstelik de insanlara yer göstermeden, sanki şehirde gidilecek, kiralanacak yer, dükkân varmış gibi, yaralarının, acılarının üzerine tuz biber ekiyorsunuz.

Bari süreyi uzatın, en az 3-4-5 ay süre tanıyın da, bu esnaf kardeşlerimizi kendilerine yeni bir yol haritası çizsinler. Başlarının çaresine baksınlar şimdiden.

Nasıl bakacaklarsa!  

*

Hatırlatıyorum, esnafı öldürüyorsunuz. Bakın, bu esnaf kardeşlerimiz devletine, milletine sadık, bağlı insanlar. Devlete karşı gelmek gibi niyetleri zaten yok, olamaz da. Ama verilen süre kısıtlı, sınırlı… Yahu birkaç günde  nerede yer bulurlar, nereye taşınır bu insanlar.

Esnafı bitirirken, misafir dediğimiz göçmenler, yani mülteciler şehrin ticaretine hâkim oluyorlar, farkında mısınız?

Bu esnaf kardeşlerimizin isyanını duyun, tepkilerine kulak verin! Güya bir milletvekili birini aramış da, Temmuz’a kadar süre almış da. Yalan. Madem o milletvekili temmuz sonuna kadar süre, izin aldıysa ilgili bakanlıktan, bunu gelsin çarşıda esnafa kendi anlatsın ya da yazılı olarak bildirsin, mesaj çeksin en azından.

Topu topu, kendine paye çıkartma gayreti, şirinliği, işgüzarlığı… Esnaf da yemedi, bir tarafı ile güldü, inanmadı zaten!

Hamur un’dan, durum bundan ibaret!

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol