banner1524
 Bindiğimiz dalı kesmede, yakınlarımızın, bu şehre en iyi hizmeti verebileceğine inandığım kimseleri et makinasında çekmede, değirmen taşı altında öğütmede üstümüze yok.

Yarışma yapılsa, bize madalya verirler kesin! Hem de altını, gümüşü ve bronzu alarak. Açık ara birinci gelmezsek, aha şuraya yazıyorum, Rusya'dan ölüm gelsin!

Hadi itiraf edelim, zaman zaman kendi insanımızı kıyma makinasında paramparça ettik de, 'bize yar olmuyorsa, başkalarına da yar olmasın!' düşüncesinden hareketle, neredeyse adamın ekmek yediğini istemezcesine, kayıtlardan, defterden sildiğimiz yetmiyormuş gibi, gönlümüzden de silip atıyoruz.

En çok değer verdiklerimizi, dün alkışlayıp, bugün ve yarın rakip olur diye önünü kesmeye çalışırken, acıma ve merhamet duygularımızı dağa kaldırıyoruz.

*

Kahramanmaraş dışınca onlarca başarılı bürokratımız, siyasetçimiz varken, 'uzayan dal bizden olsun' diyerek, tabi çıkar ilişkilerini ve menfaat çatışmasına meydan vermeyecek kimseleri destekler, onları milletin istememesine rağmen zoraki başımıza taç etme hakkını kendinde görenler, Vatan-Millet ve Sakarya kavramlarını çoktan unuttular.

Bir adaya bakıyorsun, o işin adamı değil, bırakın memleketi, kendine bile hayrı yok, ama çıkar ilişkileri için bulunmaz nimet, kapağı atıyor meclise. Birileri 'benim adamım' desin diye arkasından iteleyen, destekleyen de çıkıyor haliyle.

Mecburmuşum gibi benden destek ve alkış bekliyor. Enayiyim ya, mahallenin delisi benim ya, saf koyunum ya.

*

Bizde, kimse kimsenin bir adım önde olmasını istemez. Kimse kimsenin ekmek yemesine tahammül edemez. Komşusu, kardeşi, arkadaşı, mahallelisi mutlaka bir yerde, fırsatını bulduğunda çelme takar. Başarılı, temsil gücü yüksek, makamdan, koltuktan güç alacak değil, oturduğu koltuğa, makama güç verecek yetenekte hemşehrilerimiz de çok. Onları bizlerle tanıştırmazlar, onları Maraş'a davet edip, engin tecrübelerinden yararlanmak şöyle dursun, isimlerini bile anmayı akıl etmezler.

Zül sayarlar. 'bizim neyimiz eksik!' diyerek...

*

Şimdi, Türkiye ve onun bir parçası olan Kahramanmaraş seçim sathı mahalline girdi. Yarın bir gün aday adayları çıkacak piyasaya. Üç aylık maaşlarını cebe indiren üç aylık (dokuz ay onbeş günlükleri saymıyorum) vekiller, emanetçiler, yanıp tutuşacaklar, 'Erken seçim şarttı' deseler dahi, içleri yanacak, kan ağlayacak, içlerinden lanet okuyacaklar. Çünkü patron öyle istedi, patronun sözü üstüne söz olur muymuş?

Zaten halkın tepkisi vardı, zaten o kutsal görevin adamı değillerdi, zaten hak etmemişlerdi, zaten birilerinin adamı olarak meclise gitmişlerdi, vatandaş da kerhen onlara oy vermişti.

Şimdi mahzunlar, yüzlerinden düşen bin parça. Çevrelerine ve ailelerine bile alay konusu oldular şimdiden.

Vah yazık gariplerime!  

Meseleyi sulandırmadan son sözümüzü söylemek gerekirse, içerde ve dışarıdaki kıymetlerimizi, üstün yetenekli insanlarımızı, mesleği ne olursa olsun kariyeri olan değerlerimizi kıyma makinesinde çekmek ve değirmende un haline getirmek yerine, onlara sahip çıkmanın çaresine bakalım.

Geleceğimiz için, şehrimizin ve ülkemizin selameti için! 

*  

Not: Daha bu sabaha bir video izledim. Işid’e katılan, kendini Suriye’de halife ilan eden bir Maraşlı, Cumhurbaşkanımız sayın Recep Tayyip Erdoğan’ı dahi tehdit ediyor ve ağır ithamlarda bulunuyor.

Dinlerken, ulusal basında çıkan haberleri ve videoları izlerken kanım dondu.

Rabbim Türk halkını her türlü terörden, ülkemizi ve sayın Cumhurbaşkanımızı şer odaklarının şerrinden muhafaza eylesin!

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol

banner1527