Dün, Kahramanmaraş bir büyük bakanı daha ağırladı, Denizcilik ve Ulaştırma Bakanı sayın Binali Yıldırım, temel atma töreni için misafirimizdi.
Biz de,e bize düşen örnek misafirperverliği ziyadesiyle yerine getirdik.
Dünkü görüntü her açıdan değerlendirildiğinde muhteşemdi, kayda değerdi, önemliydi.
Her ne kadar sayın bakan bize, şehrimize fazla zaman ayıramadı ise de, bu temel atma töreni, yeni açılacak üç tünel, üç viyadük, ulaşım adına atılmış büyük adımdı, imza idi.
Bu mutluluğu yaşattıkları için hem bakan sayın Yıldırım’a, hem de milletvekillerimize, teşkilata teşekkür borçluyuz.
Bakanın ne söylediği, nelere imza attığı gazetelerde, internet sitelerinde haber olarak geçti zaten. Tekrarını lüzumsuz bulurum.
Resimleriyle hem de…
*
Şu sözünü önemsedim, “Size kavuşmak için dağları da deleriz, vadileri de geçeriz!”
Geçin sayan bakın, Ferhat gibi dağları da delin, köprüler de kurun, tünellerde açın.
Eh artık, dağlar milletin çaresizliği olmayacak.
En çok da hoşuma giden hadise, bakan sayın Yıldırım’ın konuşmasına Aşık Hüdayi’nin şiiri başlaması oldu. “Eskiden tünel yapmak, viyadük yapmak deyince, git işine babam, bizimle dalga mı geçiyorsunuz. Bu dağlarla güreş mi tutacaksınız derlerdi. Evet, biz şimdi dağlarla güreş tutuyoruz, hatta onlara kafa tutuyoruz” demesi güzeldi.
*
Kahramanmaraş-Göksun yolu 40 dakikaya düşecekmiş.
Tabi kış şartlarında tünelde çekilen işkenceyi, yaşanan kazaları ve hatta ölümleri anlatmanın bir manası da yok şimdi.
Olan oldu, biten bitti.
Şimdi önümüzde yepyeni bir proje var ki, bu da hayata geçti.
Hatta yaklaşık 5 ay kadar önce gitmiştik o bölgelere.
Bizi gezdiren, bilgilendiren AK Parti teşkilatına bu yüzden bir kere daha teşekkür etmek gerekiyor.
*
Bir de diyorlar ki, Kahramanmaraş iktidarın nimetlerinden yeteri kadar yararlanamıyor!
Arkadaşlar, Türkiye 74 milyonluk bir ülke.
Devletin her tarafa yetişmesi mümkün değil.
Ama son senelerde atılan ciddi adımları da görmemezlikten gelmemek lazım.
Şimdi bu yazı sonrası beni yalakalıkla, yağdanlıkla suçlayabilirsiniz, bunda serbestsiniz, özgürsünüz. Ama biraz da gözümüzü dört açıp, gerçekleri görmek gerekmiyor mu?