banner1524

Kaç gündür başımın beynimin etini yiyorlar. Yolda gören, telefon açan soruyor, sorguluyor. Sanki mahallenin delisi benim. “Ne biçim gazetecisiniz, dünyadan haberiniz yok. Ortalık kıyamet yeri gibi. İki satır yazdığınız yok, bu kadar mı duyarsız, bu kadar mı tepkisiz gazetecisiniz, kimden korkuyorsunuz!”

Bizi baş kesen, taş kesen sanıyor okurlar.

Gaz çapulculara, eylemcilere verilmez her zaman.

Bize de böyle gaz verirler. Tetiklerler, öne sürerler, ‘Sen aslansın, sen kaplansın, sen yazarsan yer yerinden oynar, sen yazarsan sesini Ankara duyar, hatta Obama bile ‘neler oluyor lan!’ bile der!” de bize yeri geldiğinde 24 numarasından ayar verirler, bazıları da kaporta düzeltmeden bahseder. Yani aba altından sopa gösterir, tehditvari bakışlar, mimikler ve cümleler fışkırtırlar.

Çok da umurumda ya…

*

Gezi parkı eylemleri başladığında, Başbakan sayın Erdoğan kestirip atmıştı. Hem de yüksek perdeden. “Biz kararımızı verdik, kimse de değiştiremez!”

Eyvallah babam! Eyvallah da, bir düşünüp iki söylemek varken,  ne gereği var a cancazım!

Tabi sayın Erdoğan bunu derken, az sayıdaki gencin başlattığı bu çevre eyleminin büyük bir toplumsal patlamaya dönüşeceğini herhalde hesap edememiş, düşünememişti.

Kimse hesap edemedi, düşünemedi.

Demek ki milletin içindeki kin ve nefret dışarı vuruyordu. Baktım da, daha düne kadar Başbakan karşısında süt dökmüş kedi olanlar, ki buna yandaş medya da dahil, gıkını çıkartamayanlar, her söylemine şapka çıkartanlar da söylemlerinde güzergah değiştirmeye başladılar. Yani yüksek sesle düşünmeye, eleştirmeye…

Beni ilgilendirmez, ben kendi memleketime bakarım.

*

Tabi geçtiğimiz hafta, biz şehir dışında iken, cılız da olsa birkaç yerde eylem olmuş. Dediklerine bakılırsa toplam 100, bilemedin 101 kişi, ki her siyasi cenahtan insanlar var, özel idare önünde hükümeti istifaya davet etmişler. Pankartlarla protesto gösterisinde bulunmuşlar. Başbakan istifa demişler…

Olur canım, görürsem söylerim.

Yalnız… Başbakanın bu tahrik edici açıklamalarını doğru buluyor musunuz diye sorarsanız , kesinlikle hayır derim.

Toplumu germenin manası yok. devir huzur ve barış devri. Şimdi en çok buna ihtiyacımız varken, toplumsal muhalefeti büyütmenin, çoğaltmanın anlamı yok.

Bakın, olaylar önlenemiyor, dizginlenemiyor bir türlü.

*

Borsa’dan anlamam. Büyük düşüş yaşanmış, hem de iki kez. Ekonomik krizden söz ediyor ekonomi uzmanları, çok bilenler. Son on yılın en büyük krizi diyor Ruşen Çakır. Siyasi ve ekonomik istikrar, belki de ilk kez bu kadar risk altında.

Ortalık toz duman. Herkes aklını başına almalı. Biz acı bir tecrübe yaşadık seneler önce. Temkinli olun,  tehennili hareket edin, uyanık davranın!

Başkalarının gazına gelip de uçmayın, uçurmayın, tahriklere kapılmayın!

Aman ha, aman!

*

Yazıyı bir  fıkra ile bitirelim de, maraza çıkmasın sonra…

Temel bir binanın üçüncü katından yere düşmüş. Düşünce etrafında birikmiş insanlar. Telaşlananlar, korkanlar olmuş tabi.

İçlerinden birisi;  “N oldu?” diye sormuş.

Temel başını yerden zar zor kaldırarak, “Valla bir şey anlamadım, haberim de yok. Ben de yeni geldim zaten!” demiş.

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol

banner1527