Bir malı, bir parayı, bir karakteri zimmetine geçirmek hem adliyeyi ilgilendirir, hem vicdanı yaralar, hem de kul hakkını ihlal eder.

Devletin malını, parasını zimmetine geçirmek suç. Haksız kazanca girmesi bir tarafa, kendisine emanet edilen malı, parayı ve gücü gasp etmek hem insanlık suçu, hem adli suç teşkil ederken, günümüzde bunu istismar edenlerin sayısı o kadar çoğaldı ki, nereye baksan, nereye kulak versen pıtırak gibi çoğaldığını görecek, duyacak ve okuyacaksınız!

*

Kimse inkâr etmesin, kimse görmezden gelmesin, kimse bilinen gerçekler sebebiyle kafasını kuma gömmesin, kimse suya imza atmaya kalkışanların kim olduğunu bilmezden de gelmesin, aktif siyasetin içinde olup da, güç zehirlenmesi karşısında gücü zimmetine geçirmeye kalkışanları da bu millet, bu şahsım şehri insanları bilsin istedim.

İsim yok!

*

Kamunun malını, parasını zimmetine geçirmek suçtur!

Adam iş insanı, zengin, varlıklı, Trabzon Bulvarında bir saniye olsun gezecek zamanı yok, sadece istihdamı ve üretimi düşünen kimse.

O da siyasetçi gibi güç zehirlenmesi yaşıyor.

Yediği yemekten değil, içtiğinden değil, beslendiği ekonomik teşviklerden, haksız mal gasplarından, düşenin elinden tutmak yerine malına çökme peşinde olup, fırsatı ganimete çevirme tutku ve hastalığına yakalananlardan çok çekiyor Maraş, çooookkkk!

Zenginse, çok malı mülkü varsa, çok işletmesi, fabrikası varsa, servetinin tutarını bilmiyorsa, ailesi sevinsin, mirasçıları kalkıp iki de göbek atsınlar, sakıncası yok!

Zenginin malı züğürdün çenesini yorarmış, bizimkisi o hesap diye   düşünebilirsiniz.

Ama değil işte!

*

Günümüzde özellikle siyaseten ve yine özellikle ticareten gücü eline geçirmeye çalışan, bunu fırsata çevirmeye kalkışan o kadar çok insan var ki, hangisini sayacak, hangisini işaret edeceksin!

Depremzede olduğunu söyleyen istismara yeltenir. Beklentileri, niyetleri, talepleri hep yüksek olur ve kendilerini toplumsal yaşamda ayrıcalıklı zannederler.

Şehit ve gazi yakını olduğunu söyleyen kendine ayrıcalık ister ve fırsata çevirme gayreti içinde olur. En çok istismar edilen kesimin şehit ve gazi yakınları olduğunu herkes biliyor, konuşuyor. Beklentileri, talepleri hiç eksik olmaz ve hep de üst perdeden siyaset yapar, beklentilerini yüksek tutarlar.

Ve onların her türlü ihtiyaçları karşılanır, talepleri anında yerine getirilir.  

Mülteci olduğunu söyleyip, dini ve bölgesel değerleri istismar edip bir adım öne çıkma ve farkındalık bekleyenlerin sayısı az değil memleketimde, ülkemde.

*

Siyasiler için bu gerçek varken, ticari hayat farksız mı, tabi ki değil.

Sadece parayı değil, sadece malı değil, sadece karakterleri değil, dini ve milli duyguları zimmetine geçirip rahat hayat süreceklerini, kendilerinin ayrıcalıklı guruplar olabileceğini iddia eden kesimler için kul hakkını hatırlatmakta fayda var.

Peki, ticari hayatta, sanayi ve iş dünyasında gücü zimmetine geçirme heves ve hevasında olanlar yok mu?

Egolardı, hırsları yüksektir bu tiplerin! Mallarıyla, bağ evleriyle, altınları-dövizleri ile övünür, fabrikaları-işletmeleri ile gurur duyarlar, isterler ki bütün Maraş bize tapulansın, isterler ki bütün kurumlar bize zimmetlensin, isterler ki bizim sözümüz dinlensin, isterler ki bizim ağzımızdan çıkan kanun hükmünde kararname niyetine kayıtlara geçsin!

Hırs insanı felakete götürür. Hırs arttıkça karakter küçülür. Kul hakkını da hatırlatmakta fayda var!

Her yazılana, her insana, her söylenene tepki vermekte üstüne adam olmayan bir siyasetçi tanrım; (ki bu şehirde herkes tanır onu) çemkirmekte usta!

Bizim Maraş tabiri ile sıyrık. Gücü elinde tutuyormuş, yemişler onun gücünü!

İtibarına bak!

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol

banner1488