Toplumda öyle insanlar vardır ki, karakterleri, eserleri, icraatları, kariyerleri ile kamuoyuna verdikleri enerji kadar, güven de aşılarlar, topluma kazandırdıkları ile de hem kendinden, hem de şehirleri yanında gönül verdikleri alana katma değer sağlarlar.
Bunlar markalar olur, firmalar olur, siyasetçiler olur, belediye başkanları olur, kulüpler olur, sivil toplum kuruluşları kanaat önderleri olur, vatandaş olur.
Önemli olan toplumda karşılık bulması, karşılığının olması. Ama önce her kim ve ne olursa olsun, önce karakteri sağlam olacak, güvenilir olacak, topluma verebileceği, topluma yük değil, toplumun yükünü alabilecek kimseler olması önemli.
*
Meselemiz Şeref Eroğlu. Türkiye Güreş Federasyonu Başkanı. Artık onu herkes tanıyor, şimdi kalkıp da şampiyonluklarını, başarılarının ve kazandığı madalyaların sayısını yazmanın manası yok, yazarsak da, bu buzdolabı resmi altına buzdolabı yazmaya benzeyecek ki, gerek yok!
Türk güreşinin hafızasıdır Türkiye Güreş Federasyonu Başkanı sayın Şeref Eroğlu. Kahramanmaraş’ın bağrından çıkan efsane. Spor adamı. Hiçbir zamana bir siyasi figür olmadı, olmaya niyeti de yok ve bu yüzden hep güreşle yattı, güreşle kalktı.
*
Bakın, Federasyonun çıkartmış olduğu son GÜREŞ isimli dergide neler söylüyordu sayın Başkan Eroğlu, göz atalım; “Seçimle birlikte başta şahsım ve şampiyon olmuş kardeşlerimiz olmak üzere, güreş ailesinin tüm değerlerine yeni bir sorumluluk yüklenmiştir. Taşıdığımız sorumluğun bilinci ile 2024 Paris Olimpiyatlarına hazırlıklarımızı başlatmış bulunmaktayız. Hedefimiz Türk güreşinin tarihine yakışır sonuçlar almaktır. Yüzyıllardır halkımızın gönlünde yer almış ata sporumuz güreşe yakışan sonuç, Olimpiyat ve Dünya şampiyonalarında kürsüde İstiklal Marşımızı okutmak, bayrağımızı göndere çektirmek, ayrıca elde ettiğimiz bu başarıların sürdürülebilir ve kalıcı olmasını sağlamaktır.”
Daha ne desin madalyalı şehrin madalyalı şampiyonu!
*
Ramazan ayının son günlerinde, Kahramanmaraş’ta MADOEVİ’nde güreşe emek, gönül vermiş, şehrimize ve ülkemize madalyalar kazandırmış şampiyonlar ve antrenörlerle iftarımızı açtığımızda, arkadaşlarına, dostlarına gösterdiği vefa örneği, doğrusu takdire şayandı.
Vefa sadece İstanbul’da bir semt değildi.
Başkan Eroğlu, 9 Kasım’dan bu yana Federasyona kurumsal kimlik kazandırmak için çaba sarf ederken, şampiyonalarla ata sporumuzu canlandırmaya, yaşatmaya ve sevdirmeye çalışıyor.
*
Şimdi de Ege’de, bir turizm ilçesinde plaj güreşleri için kolları sıvadı. Uluslararası bir şampiyona bu. İtiraf ediyorum, plaj voleybolunu bilirdim, izledim de, ama plaj güreşlerini ilk kez duymuştum.
Başkan Eroğlu, güreşin her dalında var ve olmaya devam edecek.
Ne zaman ki Başkan seçildi, güreşlerde, şampiyonalarda madalyalar yağmaya başladı. Üzerine ölü toprağı serpilen güreşi yeniden canlandırdı. Yüzümüzü yere eğdirmedi, kara çıkartmadı üstelik de hep güldürdü.
Hem içeride, hem dışarıda güreşe, kuruma itibar sağlaması bile büyük kazançtı.
O’na güreşin efendisi, hafızası demem bu yüzden!
Rabbim yolunu ve bahtını açık etsin!