Hep siyaset, hep siyaset. Biliyorum bıktınız, usandınız, “Yeter artık, gına geldi, biraz da hayati meselelere kafa yor, toplumsal sorunlara değin!” dediğinizi duyar gibiyim.
O bakımdan, bugün SOS veren Aksu Köprüsünü gündeme getirmeye karar verdim.
*
Yaklaşık 55 senedir ulaşımda kullanılan (eski Adana yolu), merkez ile belde ve köyleri birbirine bağlayan Aksu Köprüsü için tehlike çanları çalıyor, SOS veriyorken, yetkililerin kılını bile kıpırdatması vatandaşlar kadar sürücüleri de kaygılandırıyor.
Bugün itibariyle altından akan zehirli sularla barajlar kirlenir, doğal yaşam katledilirken, her mevsimde yerel basında haber anlamında gözler Aksu Köprüsüne çevrilirken, köprünün çürüyen ayakları geliyorum diyen tehlikenin habercisi gibi iken, kimsenin aldırmaması, insanları ve bu yolda seyir halinde olan sürücüleri tedirgin ediyor!
*
Batı köyleri ve beldeleri birbirine bağlayan yegâne ulaşım noktası olan Aksu Köprüsü altına indiğimizde, tehlikenin boyutunu ve vahametini görmek mümkün iken, yeni bir köprünün, üstelik de artık ihtiyaca cevap vermekten uzak (dar oluşu ayrı bir mesele) iki aracın dahi geçmesinin zor olduğu ulaşım noktası için yenileme zamanı geldi.
Sürücüler; “Bu yolda gelip giderken korkmuyor değiliz. Biz de insan taşıyoruz neticede. Yolcularımız her zaman bu köprüden geçerken dua ediyorlar. Evet, eskiden ulaşıma hizmet veriyordu, ancak batı köy ve beldelerinde yaşayan insan sayısı da arttı, araç sayısı çoğaldı, bu köprü de ihtiyaca cevap vermekten uzak. Mutlaka yenisi yapılmalı, yolculuk ve yolcular güven içinde olmalı” derken, yetkililere seslendiler, yeni köprünün hem ihtiyaç, hem de acil olduğunu dile getirdiler.
Tehlike çanları çalan ve SOS veren yorgun köprünün sesini duyun artık!
*
Biz bu yazıyı gazeteye koymak üzere iken, bir gazeteci meslektaşım geldi, Aksu’da akan zehir resmi görünce, gazeteye atacağım başlığın da isim sahibi oldu; “Aksu’da petrol çıktı da haberimiz mi yok?”
Sahi, Aksu’da petrol çıktıysa, niye bizden sakladınız, neden haber etmediniz?