Bugün cumartesi. Kimsenin şu bayram telaşında ciddi yazı okuyacak zamanı yok. Kafası da karışık zaten. Kurbanlık alacak, çocuklara harçlık temin edecek, evin ihtiyaçları görülecek derken, yazı mazı derdinde değil vatandaş.
Biz en iyisi iki fıkra ile bugünü kurtaralım, maraza çıkmasın!
Pazartesi nasıl olsa yine burada olacağız.
İşte ilk fıkramız:
*
Şehrin hayırsever vakıflarından birinde çalışanlar; şehrin en başarılı avukatından henüz herhangi bir bağış alamamış olduklarını fark ederler.
Bağış toplama görevindeki kişi, avukatı bağışta bulunması için ikna etmeye çalışır;
“Araştırmalarımıza göre yıllık geliriniz en az 500 bin dolar, ancak bugüne kadar hiçbir hayır işine bir kuruş bağışta bulunmamışsınız. O paranın bir kısmını bir şekilde topluma iade etmek istemez miydiniz?”
Avukat bir süre düşünür, sonrada;
“Önce, araştırmalarınız annemin uzun bir hastalıktan sonra ölmek üzere olduğunu ve hastane masraflarının onun yıllık gelirinin birkaç kat üstünde olduğunu da gösterdi mi?” der.
Görevli utanır, mahcup bir şekilde; “Şey, hayır…” cevabını verir.
Avukat devam eder; “Sonra, kardeşimin malül bir gazi, kör ve tekerlekli iskemleye mahkum olduğunu biliyor musun?”
Görevli utancından kıpkırmızı kesilir, özür dilemeye çalışır, avukat onun sözünü keser;
“Ya da kız kardeşimin kocasının bir trafik kazasında öldüğünü ve onu üç çocuğu ile beş parasız bıraktığından haberin var mı?”
“Yok…” der görevli. Avukat bir daha onun sözünü keserek son vuruşu yapar;
“Pekala, ben onlara zerre-i miktar kadar yardım etmezken, sana ne için para vereyim!”
*
Malum okullar açıldı, sokaklar şenlendi. Bugünkü yazımızı da bir öğrenci-öğretmen ilişkisini anlatan fıkra ile bitirelim.
Okul yeni açılmıştır. Sınıfta öğretmen ile öğrenci arasında tanışma faslı başlar. Öğretmen; “Evet kızım, sen… Tanıt bakalım kendini”
Kız;
“Adım Ayşe, annem ev kadını…”
Öğretmen;
“Peki, baban ne iş yapar!”
Kız cevap verir, “Akaryakıt istasyonu, ayrıca üç evimiz, bir tatil köyümüz, üç arabamız var…”
Nerelisin!
Kız yine cevap verir; “Maraşlıyım öğretmenim!”
Öğretmen, bu kez kızın yanında oturan yakışıklı gence sorar;
“Adın ne evladım, kendini tanıt bakalım!”
Yakışıklı öğrenci; “Öğretmenim, ben Muğlalı’yım ama, Maraş’tan bir kızla evlenmeyi düşünüyorum” der.
*
Fıkralar bu kadar.
Bugün hafta sonu, yarın Pazar, Pazartesiye bayram telaşı başlar.
Cümlenize sağlık ve mutluluk dolu bir bayrama diliyorum.