Bize bu yazının tiyo’sunu veren de sevgili kardeşim, AK Partinin düzgün il başkan yardımcılarından Mali Müşavir Cüneyt Doğan da muztarip. Haklı valla!
Muhasebecisi konuşuyor hesabını düzgün tutmuyor, gazetecisinin çenesini tutabilene aşk olsun doğruları bile yazmaktan imtina ediyor, öğretmeni konuşuyor ama eğitime gereği kadar ilgi göstermiyor, doktoru ağzını açınca veryansın ediyor ona buna lakin kendisi mesleğin gereğini yerine getirmiyor, hipokrat yeminine sadık kalmıyor. Müteahhidini susturmak mümkün değil ancak yaptığı işe, diktiği konutlara bakıyorsun, kendisi gibi hikâye, şinanay yavrum şinanay!
*
Biz niye böyleyiz!
Bir kere, birbirimizi sevmiyoruz. Kayınvalidenin oğlunu gelininden kıskanması gibi, komşumuzu kıskanıyoruz, bitişikteki dükkân komşumuzda ne varsa, ertesi günü aynısını aldığımız gibi, burnunun dibine ikinci şubemizi dikiyoruz. Sevgisizlik, saygısızlık bizi bencil yaptı, kıskançlığı, çekememezliği, riyayı, ikiyüzlülüğü meslek ettik.
Gazetecilik de, mühendislik de, doktorluk-öğretmenlik de, eczacılık da etik kuralları çiğneyince, toplum yozlaştı, milli ve manevi değerler de bu yozlaşmadan nasibini alınca, hele hele siyasiler de yaşamı büsbütün çekilmez hale getirince, ortada ne sevgi kaldı, ne saygı, ne de itimat.
Bütün bunlar bizim genimizde, ruhumuzda, yapımızda mı var bilinmez, ancak birilerinin bize beddua ettiği kesin!
Çok ve boş konuşan değil, samimi davranan, severken de, söverken de samimiyeti elden bırakmayan, siyaseti de, ticareti de düzgün insanları, toplumları özledik, hasretini çekiyoruz.
Ne olur, birbirimizi sevmekten geri kalmayalım! Ne varsa sevgide var, hoşgörüde mevcut.