Önce bir fıkra…
İki Fransız ölüp öbür tarafa göçer, ruhlarını bir melek karşılar. Melek ilk adama sorar:
-Hayattayken ne iş yapardın?
-Ben rahiptim, ömrümü tanrıya verdim, her gün dua ettim, insanlara yardım ettim, yetime - yoksula baktım, diye anlatır.
-Çok iyi, der melek, al sana cennetin gümüş anahtarı; hakkında bilgimiz var zaten.
İkinci adama sorar:
-Hayattayken ne iş yapardın?
-Paris belediyesinde otobüs şoförüydüm, pek de inançlı sayılmam, der adam.
-Çok iyi, al sana cennetin altın anahtarını veriyoruz, seninle ilgili her şeyi biliyoruz zaten, der melek kafasını sallayarak.
Rahip bunu görünce öfkelenir…
-Ben ömrümü tanrıya adamış bir insanım, bana gümüş anahtarı, otobüs şoförüne de altın anahtarı mı layık görüyorsunuz?
Melek güler:
-Senin çok iyi insan olduğunu biliyoruz, sen vaaz verdiğinde kilisede herkes uyuyordu. Ama bu adam otobüsü sürdüğünde bütün yolcular Tanrı’ya yalvarıyordu.
*
Aslında bu fıkrayı, çoktandır yazmayı düşündüğüm “Hız tutkunları” köşe yazımda kullanacaktım. Yazı ve konu ile tam özdeşleşirken, burada tekrarlamak isterim, toplu taşımacılık hizmeti veren halk otobüsü ve dolmuşların, inadına inadına hız yapmalarına bir anlam veremiyorum.
İnsan taşıyorsunuz herşeyden önce. Bir yolcu kapabilmek için, “ördek” yerine koyduğunuz insanın sizin yanınızda değeri yoksa, bırakın bu işi de, insan kimliği taşıyanlar yapsın.
Tabii asıl sözüm, fırıncıların ekmek araçlarına. Halk otobüsleri ve dolmuşçuların yaptığı hız, ekmek araçlarının yanında silik kalır. Derdiniz ne, acelenizi ne? Tamam, sizden ekmek bekleyen marketler, bakkallar olabilir. Ancak insan hayatını ve en önemlisi kendi hayatınızı da hiçe sayarak yaptığınız hız, başınıza iş açacak.
Daha önce de yazdım. Tabakhaneye kelle götürmüyorsunuz.
Zaten Maraş’ta tabakhane de kalmadığına göre, derdiniz ne?
Başa dönüyorum, yine dolmuşçulara sesleniyorum. Halk otobüsü sürenlere de…
Vatandaşın yüreğini ağzına getirmek size keyif mi veriyor Allah aşkına.
Kural tanımıyorsunuz, insana saygınız yok.
*
Belediye ve emniyet yetkilileri uyarıyor, size söyleniyor her toplantıda; “Durak harici yerlerde indirme-bindirme yapmayın, hız tutkunu olmayın, giyim kuşamınıza dikkat edin, yolculara karşı nazik davranın, arabalarınızı temiz tutun!”
Bütün bunları yapma, hele bir de yanınıza, sağınıza bir bayan bindiyse, afra-tafra ve fors satmak için, artistliklere girişiyorsunuz ki, bu çok yanlış.
Adam gibi işinizi yapın, insanlara saygınız olsun!
*
Bir de, sahiden sizin sigortanız var mı? Yokmuş, diye kuşlar haber etti de…
*
İnsanlar Allah’a dua edecekler tabi. Ama sizin araçlarınıza bindikleri için, yürekleri ağzına geldikleri için değil, inançlarından ötürü dua etseler olmaz mı?
Araçların arakasına “Allah’ım sen koru!” diye yazmasını biliyorsunuz.
Biliyorsunuz da, siz trafik canavarı olmak için aday mısınız?