Tatil dönüşü terminalden evime piyasa taksisi ile gelmem icap etti. Valizler, yorgunluk varken, otobüsü beklemek yerine taksiye binelim istedik.

Taksici oğlan çenesizin biri ve o kadar da nazik. Kelimeler, cümleleri özenle seçiyor, kibarlık suratından akıyor. Beni gördüğünü, tanıdığını, hatta yazılarımı dahi okuduğunu söylüyor. Anlıyorum ki bunu mesleğin bir parçası aline getirmiş. Herkese aynı. Çok taksiye bindim, ama bu kadar çenesi düşüğüne ilk kez şahsım şehrinde rastladım!

Hani pazara, bir mağazaya gidersin, bir şey alacaksın, adamı tanımazsın, ilgin yok uzaktan yakından, bakar suratına, ‘200 lira ama sana 150 lira olur abi’

Soruyorsun niye bana bu indirim! Tanıyor mu, hayır! Müşteriyi tavlama, şirin görünme ustalığı, kurnazlığı… Mesleğini icra ediyor, usta satıcı, gönül alıyor, sıcak davranıyor güya. Oysa zaten o malın, o ürünün fiyatı 200 lira, belki de daha altında.

Ama sen-ben yutuyoruz, o da satıyor malını.

*

Taksici eve gelene kadar çenesi düşmüş olmalı ki beni tanımadığı halde, ‘Acaba diyorum tanıyormuş gibi yapması için ipucu mu verdim taksiye binerken!’ diye kendi kendime düşünürken, beni methediyor sürekli.

Dünyayı biliyor, Maraş’ı biliyor, isminin başında ne kadar başkan varsa onları tanıyor, siyasete aklı yetiyor, bürokraside tanımadığı yok gibi.

Eve yaklaştıkça sıkıldığımı fark ediyorum. Taksici genç fakat o kadar da çenesi düşük.

Taksimetre yıldırım hızıyla işliyor, dönüyor. Eve gediğimde 380 lirayı gösteriyor cihaz. 400 lira verip bir an önce iniyorum arabadan. ‘üstü kalsın!’ diyorum.

Sinirlerim tavan yapmış.

Sonra arkadaşlarla konuşurken, taksi ücretlerinin şehrimizde özellikle çok pahalı olduğunu anlatıyorlar. O 400 lirayla Gaziantep’e gider gelirdim. Kalırsa kalanla da çay-simit ile karnımı doyururdum.

*

Üngüt’e yapımı süren, Türkiye’nin ilk 5 sağlık yatırımı arasında yer alan GH HOSPİTAL ile ilgili yazılar, haberler döşenince, Ilıca’nın gözbebeği sevgili Veli Karalar, aklına nereden estiyse yazımın altına yorum atmış, ‘Çok yazıyorsun, söyle de o kavşağa ismini versinler!’

Bak, hiç aklıma gelmemişti sevgili Veli. Hani Anadolu’da çok söylenen bir söz var, ‘Beyden bir at isterim, verirlerse biner giderim, vermezlerse yayan…’

Şansımı denerim tavsiyen üzerine! Düşündüğün için de teşekkür ederim!

İsim deyince aklıma geldi. Bu şehirde, sanayicilerin, şehrin gelişmesinde ve kalkınmasında büyük payı olan, 16 sene Ticaret ve Sanayi Odası Başkanlığını yapan efsane Başkan merhum Mehmet Balduk’un adını TSO önündeki köprülüğü kavşağa ismini verdiremedik. Kaç kez canlı yayınlarımızda haber ve köşe yazılarımızda dillendirmemize rağmen kimse tınmadı, üstüne düşmedi.

Ben kim, bir kavşağa ismimin verilmesi kim ve ne alaka! Biliyorum ti’ye aldın, ama hatırın için yine de öneride bulunurum. Bakarsın, Allah söyletir, verirler.

Niye olmasın, benim kafam kel mi, ismi verilenlerden neyim eksik!

Hay Aksi, bir kavşak ile gündeme geleceğimi düşünemezdim. O da oldu, hayırdır inşallah!

 

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol