Sahiden böyle bir parti kurulsa, yeni bir oluşum vücuda getirilse, inanıyorum çok sayıda mağdur vatandaş bu partiye üye olacaktır.
Bu yazıya neden girdim, neden böyle bir öneride bulundum.
Anlatayım da maraza çıkmasın!
Hafta içinde köşemde çıkan ‘Ya kol kırılacak, ya dal kırılacak’ başlıklı yazımdan yola çıkarak, siyasette yeni bir oluşuma yelken açıldığı bilgisini sizlerle paylaşınca, yazılarımızın tiryakisi olduğuna inandığım değerli kardeşim, sayın M.Zülküf Tufan bir yorum göndermiş.
Bu yorum bize hem yeni bir köşe yazısı yazma konusu fırsatı verdi, hem de milletin gözünü açtı diyebilirim.
İsterseniz önce sayın M.Zülküf Tufan’ın yazısını okuyalım, yoruma sonra devam ederiz.
*
“Çok kıymetli Mehmet abicim, artık halkın kimseye inancı kalmadı herkes kendi menfaat doğrultusunda hareket ediyor, esnaf kan ağlıyor, kredi kartlı borçlu insanlar hergün ya intihar ediyor ya da etmek üzere, emekliler öylesine perişan asgari ücretliler kölelikten başka birşey değil, bu hükümet bu sorunlara el atmadıktan sonra, yeni gelecekler mi yapacak, Suriyelilere harcanan para kendi halkımıza verilse, ne kredi kartlı borcumuz kalır, asgari ücretli de iyileşir emekliler de nefes alır, esnafın da işi düzelir. Bir ülkede hergün vergiler, cezalar artıyorsa zamlar da devam ediyorsa, kim gelecek nasıl düzeltecek, ben inanmıyorum, muhalefetin de, böyle bir derdi yok, ümidimiz yine başbakanımızda. Zengin daha da zengin oldu, Maraş’ta iflas edenler derneği veya partisi kursan Türkiye genelinde, en az yüzde otuz oy alır, Başbakanımıza çevresindekiler ülkeyi toz pembe gösteriyorlar. Burada basına çok görev düşüyor, halkın gerçek sorunlarını gündeme getirmeliler, yoksa ne kurarlarsa kursunlar, kimse peşlerine gitmez, insanların derdi ne andımız, ne ağaç ne de başka bir şey!”
*
Tabi tüm yorumlara açık köşemiz. Öyle ki, bizi kıyasıya ve acımadan eleştiren okurlarımız da oluyor, çıkıyor arada. Onlara da teşekkür ediyorum. Yorum özgür olmalı. Eleştirenler, eleştiriye açık olmalı.
Bizim düşüncemiz bu.
Gelelim sevgili Tufan’ın önerisine, eleştirisine…
Esnafın kan ağladığı doğru.
Memur, işçi ve emekli farklı değil. Üstelik her gün gelen zamlar, insanların belini bükmüş durumda. Bugün Çadırkent’i dolduran yaklaşık 26 bin Suriyeli, (Sığınmacı, mülteci ya da misafir de diyebilirsiniz) hazineye büyük yük getiriyorlar.
Okurumuz bu paraların direkt vatandaşa yansıması halinde bireysel ekonomilerin düzeleceğini iddia ediyor.
Saygı duyuyoruz.
*
Doğru… Başbakan sayın Erdoğan’ın çevresindekiler her şeyi tozpembe gösteriyorlar. Ne de olsa onların tuzu kuru. Geçim kaygıları yok.
Varsa yoksa tek dertleri iktidara destek vermek, daha da büyümek, daha da zengin olmak, küpü doldurmak. Vatandaşın içinde bulunduğu durum çok da ilgilendirmiyor onları. Gariban, mağdur insanlar umurlarında bile değil.
İmkanları kısıtlı, geçimi sıkıntısı çeken, mazlum ve mağdurları oynayan kitle bir parti, ya da dernek kursa, sevgili okurumun dediği gibi, inanıyorum yüzde 35 oy toplar ve iktidara gelir.
Ha, onlar iktidara gelince, her şey düzelir mi, yoksa onlar da düzene ayak uydururlar mı, o da tartışma konusu…
Seçimler yaklaşıyor.
Yeni oluşum derdinde, telaşında olanlara aha bir öneri, kurun bu partiyi, yüzde 35’lik oy sizi bekliyor.
Hadi, ne duruyorsunuz!