Bir yerde, sonradan da olsa Ilıca’lı olunca, rastladığım dostlar bizi kendilerine yakın ve söylenen her sorunu gündeme getireceğimi bildiklerinden olsa gerek, nerede ve ne zaman onlarla bir araya gelsem, ‘ne olacak şu Ilıca’nın yolu?’ sorusunu sormadan yapamıyorlar.
Sanki gazeteci her şeyi daha iyi, daha çok bilirmiş gibi. Cevabını bizden isterler. Oysa bizim de bildiklerimiz ya duyumlardan ibaret, ya da kulaktan dolma bilgi… Sürekli yaşanan şey, bilgi kirliliği…
Bilinen bir gerçek var, o da şu; 2016 sonlarında bu yol için ihale yapılacaktı. Mesafe kısalacak, viyadükler ve tüneller yapılacak, ulaşım daha da rahatlayacaktı. Haberi de yapıldı, yorumları da eklendi, televizyonda bile bu mesele konuşuldu.
İnsanlar ümitlenmişti.
Haftalar, aylar ve seneler geçti, insanların ümidi de azalmaya başlandı. Çünkü bir adım yol alınmamış, mesafe kat edilmemişti.
*
Ilıca yolu için Karayolları Bölge Müdürlüğüne bile gidildi. Öyle ki, Ilıca’nın akil adamlarından Cuma Karalar da gidenlerin içindeydi.
Tatil, sağlık ve turizm mahallemizde sezon başlar bu yol konuşulur, sezon biter konuşulmaya devam edilir. Özellikle kent merkezi dışında, yani çevre illerden gelenler, ‘Böyle bir yer Gaziantep’te olsa, bu yol şimdi otoban gibiydi’ dediklerini çok duydum.
Şimdi yeniden konuşulmaya başlandı ama kişisel kanaatim, bu meselede tüm ödenekler (köprüler, viyadükler ve tüneller için) Göksun yoluna harcandığından, sanıyorum şimdilik askıya alındı.
İnşallah yanılıyorum ama gerçek bu.
*
Hadi yol için bir-iki yıl daha bekleriz de, Ilıca yol ayrımı Allah için güzel oldu. Emeği geçenlere teşekkürler de, yol ayrımındaki tabela hem küçük, hem de hangi zeka katsayısı düşük yazdıysa, yazdırdıysa, ‘K.maraş’ neyin nesi… ‘Kahramanmaraş’ yazsaydınız, yazdırsaydınız ölür müydünüz. Ya da eliniz mi kırılırdı ve son sözüm; Kahramanmaraş size batıyor mu?
NOT: Hafta sonuna kadar Kahramanmaraş’ta yokum. Bana biraz müsaade. Siz de bu arada biraz kafanızı dinlersiniz. Ege tarafına gidiyorum.