Hukukçular her ne kadar hukuki sonuç ile sonucu ortay çıkacak olguların arasındaki bağı belirten bir hukuk terimi olarak tarif etse de, günümüzde, sosyal yaşamda bunun bir de siyasi ayağı var.

Samimiyet ve sadakat… Eş değerde. Yer, zaman ve konuya göre değişkenlik de arz edebilir.

Google’ye sorarsanız sebep-sonuç ilişkisine dayandırır, her ikisi arasındaki nisbetin adı olunca illiyet kavramının muhtevasını da (içeriğini) bu nisbetin mahiyeti oluşturur.

Siyaset konuşurken, yazar ve yorumlarken, isimlerin ve hadiselerin seyrine bakarak, daha önce aşinası olduğumuz kelimeleri merak ederken, yazıya kafiye olsun diye illiyet kelimesine taktım kafayı. Ki sohbet esnasında çok kullandığımız bir kelime aslında.

Siyasilerin illiyetini araştıracak, sorgulayacak olursanız, aman ha yanına yaklaşmayın, bulamazsınız, çözemezsiniz, anlam veremezsiniz, olayların, tarihlerin aşinası, kişilerin de tanıdığı olsanız bile bulmaca çözmekten daha aciz duruma düşersiniz.

*

Geldik zilliyet’e…  Her zaman olduğu gibi yine Google babaya başvuruyoruz, o da tarifini; 'Bir kişinin bir mal üzerindeki hâkimiyetini tanımlayan emlak kavramı.' diye yapar.

Siyasete enjekte edecek olursak, siyaset kimsenin babasının malı değil, kimsenin de hâkimiyeti altında olmadı, olamaz da. Çünkü siyaset bir meslek değil, bir gönül işi, bir sorumluluk, bir görev.

Ama siyasilere bakıyorsun, siyaset sayesinde sahip oldukları etikete, koltuklara, ünvanlara babalarının malı gibi, sanki tapuları kendindeymiş gibi çöreklenmişler, gitmek, kalkmak bilmiyorlar.

Bir işe yarasalar, o da yok. Sanki parti kendilerine tapulandı. Sanki nikâhlarına kıyıldı.

*

Sırada ne var; milliyet

Baştan yazayım da maraza çıkmasın, Allah kimseyi gazetesi hariç milliyetsiz etmesin!

Bu topraklarda yaşayan hepimiz Türk’üz, çok şükür Müslümanız ve milliyetçiyiz. Millet kelimesinden türetilmiş, ya da yeni dilde Ulus…

Aynı topraklar üzerinde yaşayan, aralarında dil, tarih, ülkü, duygu, gelenek ve görenek birliği olan insanların oluşturduğu topluluktur millet. Bu değerlere sahip olanlar da milliyetçidir, milliyet sahibidir.

Milliyetin, milliyetçiliğin kavramı geniş. Ben en çok da şehir milliyetçiliği lafına takarım kafayı. Yazıyı getirip, lafı dolandırmadan siyasilerin, bu şehirden sorumlu olanların milliyetçilik duygularına kuşku duyar, endişelenirim, içimden hep ‘acaba…’lar geçiririm.

*

Siyasetçisi, bürokratı, sivil toplum kuruluş kanaat önderleri, iş dünyası, basın camiası ve bilumum başkanları milliyetçi olmak zorunda.

Lafla milliyetçi olunmuyor, icraat gerek, samimiyet gerek, ciddiyet gerek. Sadakat ve feraset gerek, yoksa kenara çekilin!

Bizi güçlü kılan, milli ve manevi değerlerimizle birlikte ayakta tutan bu kavramdır.

Ne mutlu Türk’üm diyene!

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol