banner1524

Herkes gibi iki ayağı diyeceğinizi bildiğim için soruyu ikircikli sordum. Bilerek… Çünkü ben bu soruyu ve cevabını bir iş adamı dostumla sohbet sırasında yorumladım, beğendim, köşe yazıma konu ettim.

Bu şehir hepimizin.

O da zaten kendini bu şehirden sayıyor. Senelerdir bu şehirde ekmek yiyor, paylaşıyor, iş ve istihdam sağlıyor, vergi veriyor, katma değer yaratıyor.

Vardığımız ortak kanaat şu…

Bu şehirde siyasetçi olsun, bürokrat olsun, gazeteci veya sivil toplum kuruluşu olsun, bu şehre çizgisi doğru olanlar gelsin!

Bu kadim şehrin kültürünü özümsemiş, yaşamına kendini adamış, tarihi ve kültürel varlıkları yanında insanlarının duygularını, alışkanlıklarını ve en güzel hasletlerini sahiplenenler gelsen.

*

İsmini vermiyorum.

Bu kentte huzur bulduğunu söylüyor. Bu kentin insanlarının, alışkanlıklarını, geleneklerini, kültürünü ve doğası kadar toplumsal yaşamını seviyor.

“Şefkat arayan Kahramanmaraş’a gelsin!” diyor.

Huzur arayan, güvenilir yaşam ortamı arzulayan gelsin istiyor. Çünkü kendisi bunların hepsini bu şehirde bulmuş.

“Gittiğim yerde duramıyorum, haz duyamıyorum. Ne zaman ki Kahramanmaraş’a gelsem, içime bir ferahlık çöküyor, huzur buluyorum” derken gözlerinin içi gülüyordu.

*

Bir sevgili gibidir Kahramanmaraş. Kıymetini bilene tabi. Yaşamak için, suyunu içmek, havasını teneffüs etmek için can attığımız kutsal şehirdir bu kadim kent.

Bana şunu söylemişti, “Ben bir işadamıyım. Türkiye’nin her yerinde işim var. Önce insanlarda samimiyet ararım, dürüstlük ararım. Bizim 3 ayağımız var; birincisi dostluk. Ölmeyecek, sağlam temeller üzerine kurulmuş, çıkarsız dostluk.

İkincisi bürokrasi… İşlerim için. Tekerimin dönmesi için.

Üçüncüsü de siyaset…”

Zaten siyasetsiz bir şey olmuyor günümüzde. İşimizde, aşımızda o var. Düşündüm, hak verdim söylediklerine!

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol

banner1527