‘Lobbi’ yazılır ki, İngilizce bir kelime. Maşallah güzel Türkçemizde olmayan yabancı kelime yok gibi. Ne ararsan var yani.
Peki, lobi ne anlama geliyor?
Bir binanın, bir yapının kapısından içeri girildiğinde, görülen ilk boşluk…
Otel, tiyatro gibi yerlerde girişe yakın geniş yer...
Kimi çıkar guruplarının temsilcilerinden oluşan topluluk…
Biz sonuncusuna takıldık. Yani konumuz da bir ülkeyi, bir şehri, bir sivil toplum kuruluşunu, bir markayı temsili edenlerden oluşan insanlar…
Tanıtım amaçlı lobi faaliyeti deriz ya, ondan işte…
*
Bakın, Ankara’daki Vakıf gece düzenler, ‘kurtuluş gecesi’ adı altında, kimse gitmez memleketten. Onlar da beş ya da yedi yıldızlı otellerde pahalı yemekler yedirince, paradan kaçanlar, masraftan korkanlar ‘aman canım, ne işim var gecede…’ deyip yan çizerler.
Bizim dörtte birimizi kadar il’ler Ankara veya İstanbul’da gece düzenlerler, siyasetçisi, işadamı, sivil toplum kuruluşları dört dörtlük katılır, bizde ne kültürel, ne sosyal etkinlikler ertelenmesi sebebiyle ne dışarıda adam gibi lobi oluşturulur, ne de tanıtım yapılır.
Çünkü birbirimize sahip çıkmıyoruz. Birisi bir adım öne gitse, yoluna mayın döşüyoruz. Meclise gitsen, işin düşse, arasan, sorsan, ‘valla ede kusura bakma, zamanım yok, müsait değilim’ der, seni baştan savarlar.
Ama canları istediklerine…
*
Birisi bir yere gelse, ‘acaba nasıl geldi, arkasında kim var, nasıl olur da engellerim, nasıl olur da yerine ben geçerim’ hesabı, kitabı içinde olduğumuz için, ne uzar, ne kısalırız.
Dışarıda lobi oluşturup, şehrimizi sosyal, kültürel anlamda tanıtmakta sıkıntı çektiğimiz gibi, içerde de birbirimizi yemekten, sözde birlik ve beraberlik şarkıları mırıldanmaktan usandık artık.
Gerçekten dirlik düzen, gerçekten samimiyet, gerçekten akıl izan!