banner1507

Futbolu bilenler, yerelde takımlarımızın maçlarını izleyenler bir dönemler süper ligde top koşturan, Erman Toroğlu’nun hakemlik de yaptığı 3 büyüklerin maçlarında mücadele veren, bu takımlara ev sahipliği yapan Kahramanmaraşspor’u bilirler, tanırlar.

Unutmadılarsa! Stadyum dedim. Hatırlayın, o vakit zemin topraktı, sporcuları getirecek havaalanımız yoktu, otelimiz yoktu doğru dürüst Uçaklarımız yoktu inip kalkacak! Gaziantep sağ olsun!

İstiklalspor daha yeni. Yeni doğmuş bebek gibi. Önceki sezonda BAL’dan 3. Lige atlayınca, terfi edince, şimdi bu ligde mücadele verecek 2 takımımız oldu.

Her ikisinin de başında ‘Kahramanmaraş’ yazıyor. Yani yerli ve milli…

*

Fakat bakıyorsun, ecer (yeni) giyeni çimdiklerler misali, herkes sezonun yeni takımı Kahramanmaraş İstiklalspor’a bir ilgi, bir alaka, gırla hem de…

Destek de o kadar olur artık. İstemiyor değilim, olsun ve olmalı. Neticede bizim takımımız, neticede şehrimizi temsil edecek. Başkanları Gaffar Akarca başta olmak üzere, yönetimini ve güçlü bir takım oluşmasında payı olan başta Büyükşehir Belediye Başkanı Fırat Görgel olmak üzere sivil toplum kuruluşu kanaat önderlerini, sanayici ve iş adamlarını tebrik ediyoruz.

Hele kentin tek holding patronu olan Hanifi Öksüz’ün 1,2 milyon dolar bağışta bulunması, sürpriz olduğu kadar da sevindirici idi. Helal olsun!

*

Gerek iş dünyasında, gerekse halk arasında İstiklalspor el üstünde tutulur, bütün destekler yağmur gibi yağarken, Kahramanmaraşspor’a analık, ya da üvey evlat muamelesi yapılması, doğrusu yakışmadı kahraman şehrime.

Senelerdir spor camiasında şehrimizi bu takım temsil etti. Az veya çok, iyi veya kötü. Başarılı olduğu sezon kadar, kötü günler de geçirmediği olmadı mı, oldu? Ama gelinen noktada netice itibariyle bu takım da şehrimizin, bizim.

Demem o ki, ayrım yapılmamalı. Birine öz evlat muamelesi çekilirken, ötekine üvey evlat muamelesi layık görülmemeli.

Bu takım Ermenistan takımı değil, bu takım Rusya takımı değil, bu takım Yunan takımı değil. Öz be öz Türk, yeli ve milli…

Şirket takımı deyip, Başkan Dr. Fatih Ceyhan üzerinden takımı yalnız, sahipsiz bırakmak istiyorsanız, yazıklar olsun size!

*

İşin diğer boyutuna gelecek olursam, artık laylom sürecine nokta koyun. 3 ayı doldurdunuz, 100’üncü güne adım atıyorsunuz. Daha insanların acısı taze iken, hayalleri ve hatıraları enkazla birlikte uzaklara dökülürken, hâlâ yaraları sarılamayan sanayiciler ve esnaf kadar vatandaşlar da hak sahipliği, yerinde kentsel dönüşüm gibi meselelerin acilen sonuca kavuşturulmasını bekliyor.

Siyasiler… Bir gün olsun fabrikası yanan, yıkılan, çalışacak işçi bulamayan, üretemeyen, taahhütlerini yerine getiremeyen sanayicilerin, hizmet sektörlerinin, basının yanında yer almadınız.

Derdiniz ne diye sormadınız? Rezerv alanı ilan ettiğiniz yerlerde evine ekmek götürme telaşında olan esnafın isyanını, tepkisini dinlemediniz. 15 gün süre verildi, bu insanlar nereye gidecek, hayatını nerede idame ettirecek, derdiyle dertlenmediniz.

Taktınız lajivert elbiselerinizi, bir gün şu genel müdürün yanında, bir gün öteki bakanın yanında verdiğiniz pozlarla yukarıya mesajlar ilettiniz.

*

Şehrin bir an önce ayağa kalkması hepimizin ortak dileği, arzusu. Beklenti çok, talep ve ihtiyaç çok, lakin sorulara muhatap yok, karşılıksız çek gibi her şey ne verilen vaatler yerine getiriliyor, ne de sözler.

Hizmet sektörü kan ağlıyor. Esnaf vergisini veremiyor, ki ağır vergi yükü altıda zaten ezilmiş, neredeyse nefes alınsa vergisi istenecek, bitme noktasına gelen yaşamı bir de sizler daha çekilmez hale getirmeye uğraşıyorsunuz.

*

Şimdi varsa yoksa Akedaş İstiklalspor ve destek. Her türü boyayı boyadık, bir tek fıstık yeşili mi kaldı?

Başka derdi yok mu bu şehrin!

Tabi ki spor, özellikle futbol da hayatın bir gerçeği, sektörü. Tabi ki takımlarımıza destek verilecek, şehri temsil edecek, insanların ekmek ve su kadara sosyalleşmeye de ihtiyaçları varken, hayat devam ederken, varsa yoksa tek kavgamız İstiklalspor-Kahramanamraşspor çıkıp oluverdi.

Maç oynanacak stadınız yok, bu neyin kavgası, bu neyin ayrışması, bu neyin birbirini ötekileştirmesi.

Ayranınız yok içmeye…

*

Yazı uzadı da, Hüseyin Belli’yi hatırlamadan geçemeyeceğim. Bu kırmızı beyaz aşığı, futbol fanatiği, şehir milliyetçisi, Kahramanmaraşspor dostu eczacı adam, spor uğruna, takım uğruna, futbol uğruna servet harcadı. Bu takım onun döneminde süper ligde top koşturdu.

Flaş isimler yetişti onun döneminde. Şehir efsanesi haline gelen Hüseyin Belli’yi şimdi kaç kişi tanır? Yeni yetmeler bilmez elbet, ama damarında kırmızı-beyaz kan akan Hüseyin Belli’nin 40 dönümlük bağı kalsaydı, hayatını idame ettirirdi. Ama yok, bitti, tükendi adam. Hatırlayanınız var mı şimdi?

Gelinen noktada bir şeyi kalmadı elinde. Hayatını, zamanını, servetini adadı Kahramanmaraşspor için. Heykeli dikilecek adamdı, ama sporda vefa aramayacaksın!

*

Şehir inşaat olarak bir yandan toparlanıyor, konutlar, işyerleri yükseliyor, bulvarlar, caddeler kendine geliyor, eski kimliğine kavuşturuluyor, fakat siyaset irtifa kaybediyor, eksen kayması içinde çırpınırken, bir il başkanını dahi seçemeyen bizler, geçen Pazar günü 300 depremzede çocuğun sünnetini üstlenen AK Parti MKYK üyesi Mahir Ünal’ın organizasyonuna katılmaması için ilçe teşkilatlarına talimat veriyoruz!

Bu mu sizin şehir milliyetçilik anlayışınız? Bu mu kahramanlık ruhunuz? Bu mu hizmet aşkınız?

Sevsinler ve yesinler sizin hizmet aşkınızı, milliyetçilik ruhunuzu! 

*

NOT: ‘Eksen kayması’ ve ‘cicim ayları’ başlıklı yazım birkaç güne kadar yine bu sayfada…      

 

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol