Arkasında durdum, dururum…
*
Daha bundan birkaç sene önce, Kale’mizin simgesi, sembolü idi o bozkurt. Mustafa Kemal Atatürk’ün emriyle, Anadolu’daki 30 şehirdeki kaleye konulmuştu.
(kimi bilgilere göre 7, kimi bilgilere göre 10)
Türklerin Orta Asya’dan Anadolu’ya göçü sırasında, Türklere rehberlik etmişti o bozkurt. Ha, bir kesim o Bozkurt’u kendisine, partisine sembol etmişti, o ayrı…
Dedim ya, daha birkaç sene öncesine kadar bayrak altında yer alan o bozkurt sembolü, heykeli şimdi kaldırıldı. 1920’deki kurtuluş harbinde, üzeri çinko ile kaplı kale kapısı kurşun delikleriyle doluydu, tarihin izlerini taşıyor, tarihe tanıklık ediyordu.
Şimdi müzede…
Kale’ye gezmeye gidenler, o sembolü, o heykeli, o kaideyi göremeyince hem şaşırdılar, hem bir anlam veremediler, hem de bunu tarihe, maziye, kültüre saygısızlık olarak yorumladılar.
*
O bozkurt kaidesi, heykeli, şimdi belediyenin deposunda. Hurda yığını gibi atılmış vaziyette. Bize gelen duyum bu yönde. Tarihe önem veriyor, sahip çıkıyorsak eğer, o heykelin yerine konulması gerekir.
O bozkurtun yerinde, bayrak altında durmasından da hiçbir kimse başka anlamlar çıkartmasın.
Ve hiçbir siyasi irade de bozkurt üzerinden siyasete soyunmasın! Hem tarih diyeceksiniz, hem milli ve manevi değerlere sahip çıkmadan söz edeceksiniz, hem tarihi mirası korumadan bahsedeceksiniz, sonra da o kaideyi kaldırıp depoda çürümeye bırakacaksınız. Yanlış ve ters!
O bozkurt, Türklerin, her siyasi partiden insanların sembolü çünkü.
Rahatsızlık mı duyuyorsunuz, yoksa alerjiniz mi var?