Kan gölünde balık tutanlar ya da secdeye hendek kazanlar!

26 Aralık 2015, 09:03

709 kez okundu.

Sorsam tutulur diyeceksin de, olmuyor işte. Tutulmuyor! Sen nemalanmadan, sahte gülücüklerden, ciddiyetsizlikten, samimiyetsizlikten ve riyakârlıktan beslenirsin de, ben izin vermem buna!

Ha, izin veren, görmezden gelenleri de kınamam! Kına yakanları da bilirim, görürüm. Ne diyorum her zaman, 'İğnenin deliğinden Bağdat'ı görürüm ben!'

Siyasetçi görünümlü hafriyat artıklarından farkın yok aslında.

Şunu bilir, bunu söylerim, iman ile kardeşlik kurşun geçirmez. Ama senin ne imanın belli, ne kardeş olduğun. İkisinden de kuşkuluyum!

Siyaset de bir savaş arenası. Her ne kadar çok bilmişlik taslayan bir vekil bunu hizmet yarışı, göreve talip olma mücadelesi diye nitelese, isimlendirse de, birileri son gömleğini giyse de, onlar seni bombardumana tuttular!

Hasarı bile sana ödetmeye çalıştılar sevgili dostum!

Biri bilmem hangi bağ evinde ördeklerle uğraşırken, hasta pederine keyif birliğinden mail, diğeri de yaşadığı her güne çentik atıyor. Sanki kahvede içtiği çayların hesabını tutar gibi.

Evet, sinirliyim ve çok öfkeliyim!

Yazının girişi de sert oldu belki. Fikir döllenmesi gerçekleşmemiş bu kadar kazmanın her dönemde 'ben de varım, buradayım!' diye yırtık dondan çıkar gibi ortaya atılması, secdeye hendek kazmak gibi algılayıp, siyasetin mahalle çingenelerini de hazmedemiyorum.

İçine sindiren, hazmeden varsa, afiyet olsun!

Üç öğün serbest!

Teröristler, kana doymayan caniler, katil sürüsü...

Zalimler bilmezler belki de, nefret ettiklerimin başında, kan gölünde balık tutmaya çalışanlar gelir.

Son sözü kendirle bağlamam gerekirse, senin de onlardan farkın yok!