Siyaset edebi, ahlakı sizlere ömür.
Belden aşağı vurulmazsa, adı siyaset olmuyor bazılarına göre.
Senelerdir saklanan, bugünler için gün yüzüne çıkartılmayı bekleyen dosyaları, bilgi-belgeleri yeniymiş gibi deşifre etmek, fakslar göndererek, dosyaları özel kurye ile seçimde (aday belirlemede) etken olacak kimselere göndermek, kanı bozukluk değil de nedir!
Bakıyorum, hepsi sanki Peygamber, evliya soyundan gelmişler!
Hepsi sütten çıkmış ak kaşık.
Hepsi sultan doğrusu, hepsi sahabe torunu!
Kendilerinin özel ve mesleki yaşamlarında kırıklar yok hiç!
Herkes yanlış, herkes sahtekâr, herkes düzenbaz, herkes hırsız, bir tek kendileri doğru!
Yersen tabi…
*
Biz bu dönemde, bu günlerde siyasetin çirkinleşeceğini, iğrenç hal alacağını biliyorduk. Büromuza kadar gelip, “Falan aday adayının şu şu yolsuzlukları var…” deyip, maddi imkânları ile bizleri satın alacağını zanneden zavallılar, rezil adamlar, kerameti kendinden menkul siyaset yapınca, bize de onlara ‘hastir!’ çekmek kaldı.
Kendi kıçındaki pislikleri görmez, başkasının gözündeki çapağa takılır.
Yolda bulduklarımızı yolda satmak gibi karakteri taşımayan bizler, bu tür soysuzluğa prim vermedik, vermeyiz.
*
Sizler de siyaset yapacaksanız, adam gibi yapın. Her yerde, her hareketinizle, her söyleminizle, kanınızın, sütünüzün ve ayarınızın bozuk olduğunu ispat etmeyin!
Biz bu şehirde belki 500 bin kişiyiz ama kimin ne ayarda, ne mal olduğunu çok iyi biliriz.
O bakımdan, kimse peygamber soyundan geldiğini söylemesin, akıl vermesin bize!
O kadar çoksa, kendinize saklayın!
Bu sözüm, kanı bozuklara, sütü bozuklara, ayarı bozuklara, tıyneti bozuklara ve ar damarı çatlamış olanlara.
Üzerine alınan varsa, buyursunlar, miktarı önemli değil.