Evet, üçünden de çok korkarım…
Bunların şerrinden Allah bizleri muhafaza eylesin!
Herkesin korkuları var. Kimi yılandan, kimi yalandan korkar!
Kiminin yükseklik korkusu vardır, uçağa binemez, apartmanların üst katlarında oturmazlar. Bazılarının da asansör korkusu vardır. Öldüm Allah bindiremezsiniz.
Bazıları da mezarlık yakınından geçmeye korkar. Ki bu yüzden bazılarının mezarlık yakınından geçerken, korkularını bastırabilmek adına ıslık çaldıkları söylenir.
Nasıl bir düşünce ise…
Ben de elektrikten, sudan ve kesici aletlerden ve ateşli silahlardan korkarım. Yüzme bilmediğim için kavağa çıkmadığım için, dibi görünmedik suya dalmam. Su ile şaka da olmaz, ihmale de gelmez.
Elektrik hakeza… Gençliğimde evi yakıyordum ütü yüzünden. O günden beri elektrik benim için kâbus oldu. Düşmanım elektriğe. Kesici alet de aynı; bıçakla, keserle (ki buna tabanca türü silahlar da dâhil) şakanın olmadığını söyleri hep. Allah muhafaza, şeytan doldurur, şeytan aklımızı çeler, sonra da al başına belayı…
*
Ülkemi çok seviyorum. Yaşadığım şehri. İnsanları, zararsız tüm mahlûkatları-hayvanları, doğayı, milli ve manevi değerleri de…
Süte su katan sütü bozuklar var memlekette. Sütün yağını alırlar, su katıp yağlı süt diye milleti kandırırlar bazı sahtekârlar. Kendini akıllı sanır, lakin aldanır. Sonra da o satamadığı ya da fazla sütü yoğurt çalar evinde. Yağlı yoğurt gözüksün diye, imaj sergilensin diye, üzerine peçete serer satırın, sonra da yağ yakarak, oluşturulan kalın tabakayı kaymak diye millete yutturur, yedirir.
Sütü bozuktur bunların.
Not: Dünyaya getirdiği yavrularını sütüyle emziren, besleyen, büyüten eli öpülesi anneleri tenzih ederek ve onlardan özür dileyerek…)
*
Adamın milli ve manevi değerlerle pek işi olmaz. Aklı fikri ülkeyi bölmek, huzur ve istikrar ortamına gölge düşürmek, kargaşa ve terör ortamından nemalanıp prim yapmak, ülkenin geleceğine dinamit fırlatmak…
Allah’tan korkmazlar, kuldan utanmaz bunlar.
Kanı bozuktur böylelerinin…
*
Dün dilekçe vermiş, bugün gazeteciyim diye çıkıyor ortaya. Elinde makine, sözde gazetesinde ne köşe yazısı, ne özel haber-röportaj, doldur boşalt taktiği ile şişirme gazete sana, eeeeee, sen kimsin, el cevap; “Gazeteciyim…” bir de böbürleniyor ki… Sanırsın koca dağları kendi yaratmış, bellersin ki, Hürriyet Gazetesinde çalışmış, editörlük yapmış.
Türkçü dersen, sıfır… İşte bu Türkçesi bozuklar mahveder, öldürür beni. Mesleğin de içine ederler.
İtibarı, karakteri ve Türkçesi bozuk olduğu için, memlekette bunlara da gazeteci diyorlar!
Nasıl gazeteci ise!