Kör müsün?

19 Kasım 2024, 21:11

395 kez okundu.

Ozan Arif’i bilir miydiniz, hani uzun süre yurt dışında yaşadı ve hayatını kaybetti. Ülkücü hareketin önde gelen ozanlarından, şairlerindendi.

Bütün şiirlerini çok ama çok dinledim bazıları da ezberimde. En çok da ülkenin temeline dinamit koymak isteyen şer güçlere karşı halkını uyandırmaya gayret gösteren ‘kör müsün?’ şiirindeki lezzeti, mesajı ve toplumsal duyarlılığı unutamam!

Ozan Arif’i bir kere daha rahmetle anıyorum!

Taklit ve tağşiş, son günlerde, gıda üzerinde dönen oyunları, sahtekarlıkları, vatandaşın sağlığını ve cebini hiçe sayma hadsizlikleri her geçen gün artarken, marketler diyorum, ünlü marketler zinciri dahil, raf fiyatları ile kasa fiyatları arasındaki farklılık dikkatinizi çekmedi mi hiç?

Kazıklanmadınız mı göz göre göre. Raflarda başka fiyat, kasaya geliyorsunuz, tabi görmediğiniz için, bilmediğiniz için, fişleri de kontrol etme alışkanlığınız yoksa, resmen soyuluyorsunuz kabak gibi. Dikkat etsene!

Kör müsün?

Temel gıda maddeleri her geçen gün zamlanıyor, fiyatlara yetişmek mümkün değil de, artan aşırı fiyatlara rağmen hiçbir ürün gerçek tadında, lezzetinde ve kalitesinde değil.

Peynirlerde, hatta dondurmalarda bile bir gram süt yok, (gerçek dondurma üretenleri tenzih ederim. Çünkü her dondurma, dondurma değildir!) dondurulmuş palmiye yağlarını dondurma, peynir diye yutturuyorlar bize, koyun gibiyiz, tepkimiz yok, arının peteğe uğradığı yok, bal tamamen şeker, bütün ürünlerde (pet şişe sularda bile) koruyucu var, sağlığımız marketlerin vicdanına teslim edilmiş, köy yoğurdu dedikleri yağı alınmış içinde ne var bilmiyoruz, üzerine yağlı görünsün diye peçete konulmuş hileli, taklit ve tağşiş süt ürünlerini göz göre göre alıyorsunuz. Alın da…

Kör müsünüz?

Gıdadan devam edelim. Eti ithal ediyoruz. Fiyatlara yetişmek mümkün değil. Hazır kıymalarda ne var bilmiyoruz. Ülkede tarım bitti, hayvancılık zaten biteli seneler oldu, destek yok, teşvik yok, hayvancılık köylerde bile kalmayınca, eh et tüketimi de dur durak bilmiyor, domuz eti mi, at veya eşek eti mi satılıyor, bilmiyoruz.

Bize yediriyorlar ha bire? Yiyin, afiyet olsun da…

Kör müsün?

Kafayı taktınız hizmet sektörüne, şehrin şu sıralar en çok uğrak verdiğiniz lokantalara, kafelere…

Bir bardak suda fırtına koparırken, depremin hemen ardından su dağıtmadı diye, elindeki poğaça ve simitleri para ile sattı diye, bir kase çorba içirmedi diye tutup şehrin tanıtımında ciddi payı olan ve bugün karnımızı doyuracak başka mekan kalmasa da o büyük marka ve firmalara linç girişiminde bulundunuz.

Herkesin acısı vardı, cenazesi vardı, işyerleri çöküp gitmiş, ekonomik olarak ağır darbe almış marka ve firmaları hedefe koydunuz, dışarıdan getirttiğiniz çakma ve ithal gazetecileri tetikleyip, bağ evinde ağırlayıp bu marka ve firmalara çemkirmesini sağladınız.

Depremi takiben hayallerimiz, hatıralarımız, canlarımız ve hayallerimiz bile enkaz altında kalırken, gerçeklere karşı, şehrin hafızalarına karşı çemkirmeyi milliyetçilik saydınız!

Kör müsünüz?

Deprem sadece hayallerimizi, canlarımızı değil, aklımızı da almış olmalı ki, zıvanadan çıkan millet haline geldik. Ayar tutmuyor, kalıba girmiyor, merhameti, vicdanı, dayanışmayı bir kenara bırakıp Allah korkusunu ve kul hakkını da yiye yiye göbek bağlarken, hayvanların bile yaşamasının mümkün olamayacağı barakalar, ahırların kirası 10 bin liradan başlarken, müşteriyi kazıklamak insan olmanın neresinde kalıyor?

Yazı uzadı biliyorum da, bir de sosyal medya mecraları zıvanadan ve çığırından çıkıp, etnik kökeni, mesleği, kariyeri ne olursa olsun, insanları hedef tahtasına koymak kul hakkına girer, vebali vardır.

Ama bakıyorsun yargısız infaza, linçe kalkışıp yalan, iftira ve dedikodu ile insanların onurunu, aile hayatını paramparça edip, bunun da adını araştırmacı-gazeteci koyanlara, gerçeklerle yüzleşmesi adına soruyorum,

Kör müsün?

Mantık üzerine eserler yazmış olan İslam filozofu İbn Sina, 1004 sene önce, ‘En büyük kör, görmek istemeyendir!’ demişti.

Soruyorum, kör müsünüz?