Gazetelerde, televizyonlarda haberleri izliyorsunuz, vatandaş, özellikle geçim sıkıntısı çeken, alım gücü olmayan, gariban kitle, nerede ucuz et, nerede ucuz ekmek var, soluğu orada alır, semt pazarlarında akşamın olmasını beklerken, hatırlarsınız, eskiden, ki eski Türkiye’de yağ, şeker, tüp kuyrukları olurdu uzun uzadıya.
Siyasiler de bu kuyrukların ucuz siyaseti ile propagandalarını yaparlardı.
Bir gerçek vardı, o da şu, o zamanlar daha mutluyduk.
Geçtim…
Gelin buna adaylık kuyruğu diyelim de maraza çıkmasın! Diyecektim de, vakit kalmadı, son düzlükteyiz ya, yarın da sandığa gidip oy kullanacağız ya, Allah ömür verirse 2028’e sakladık hevesimizi, yazacaklarımızı.
*
Her ne kadar kasaplarda, marketlerde et fiyatı ile yarışsa da, kuyruk deyip de geçmeyin, dolmada, lahmacunda nefis oluyor valla!
Bunu yazarken aklıma bir atasözü geldi, ‘it kuyruğunu bırakmaz!’ Ne alaka diyeceksiniz, heç, aklıma geldi, yazdım işte, ne var bunda!