banner1524
 Kumar oynarken taş ve kağıt çalmak ne kadar doğru, ne kadar mübah ise, siyasette de her şey mübah. Her şey siyasetin vazgeçilmez enstrümanı.

Yalan ve gerçeğin bu kadar birbirine karıştığı siyaset gibi, bir alan olamaz herhalde.

Bazen öfke ile beslenen, bazen takiye ile renklendirilen, bazen yalanlarla büyütülen, bazen de gerçeklerinin ayağına kurşun sıkılan bir manevra alanıdır siyaset.

Adam alıp satmayı, arkadan vurmayı bıraktık zaten geriye.

*

Şehirleri, ilçeleri yönetmek, milletlere hizmet etmek için demokrasinin aracı olarak kullanılan politikaların aynı zamanda toplumları uyutma sanatı olduğu, halkı yönlendirme ve bu iklimden rant elde etme mücadelesi olduğunu da söylemeye gerek yok herhalde.

Gidenlerin arkasından söylenenlere dikkat edin, kulak verin, ne demek istediğimi anlayacaksınız. Gerçekte, yalanın birbiriyle bu kadar savaş verdiği, gerçeklerin ve doğru – düzgün insanların hep ezildiği, yalanın ise ulaşılmaz bir kale haline getirildiği siyaset arenasında, çıkar kavgası dengeleri zaman zaman öylesine şaşırtıcı hale getirir ki, sonuçları da çok ağır olur.

Olur da, atı alan Üsküdar’ı geçiyor. Doğruluktan, dürüstlükten ve insani ve vicdani düşünceden yola çıkarak hizmet ettiğini söyleyenlerin bugünkü hallerine, mal varlıklarına bakın, yuh olsun!

*

Bir yerde ne kadar birlik-beraberlik teranesi estiriliyorsa, bir yerde ne kadar ahlaktan, namustan, dürüstlükten söz ediliyorsa, bilin ki orada hile vardır, rüşvet vardır, yalan ve talan vardır, haksız mal edinme vardır. Ve bu zaman zaman da kendi içinde çatışmaya, aynı çatı altındakilerin kavgasına kadar uzanır gider.

Çünkü çatışma artarsa bir süre sonra eski dost düşman olur, eski yoldaşa terörist olur ve beraber yürünen yollarında çıkar kavgasının oluşturduğu yol ayrımları, inenlerin bir daha bindirilmediği kara trenlerin öfkesi içinde zavallı hale gelip durur.

*

Felsefe yapmaya gelmedim, öyle bir niyetim de yok zaten. Okurlar bilirler, konuya nereden başlayacağımı bilerek yazarım. Dolambaçlı yolları sevmem. Direk bodoslama dalarım meseleye. Kişilere de yeri gelirse, denk düşerse.

Ve sözümü de hiçbir zaman esirgemem. Benim çok sevdiğim bir okurum, arkadaşım, Sümerbank’tan dostum var, Rifat Sarıçam… Benim için, ‘Sözünü dudaktan, gözünü budaktan esirgemez yazar!’ der. Sağ olsun!

O halde, önce sözün sonunda vurgulanacak mesajın tüm şehri ilgilendiren gelecek için de rehber olabilecek gerekçelerine dikkat çekmekte yarar var.

Geldik mi fasulyenin nimetine…

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol

banner1527