İnsanoğlunun umutları, beklentileri, talepleri, ihtiyaçları hiç eksilmez. Ne kadar versen, daha fazlasını ister. Bizde, yani Türk toplumunda tatminsizlik diye bir şey var. Verirsin, halbuki ihtiyacı yoktur, fazlası vardır evinde, işyerinde, ‘daha yok mu?’ açlığını koyar ortaya.

Doymak bilmez! Nefis de öyle!

*

Bu millet, yani şahsım şehrinden söz ediyorum, ahlaklı, seviyeli, siyaseten tatminsizlik sorunu yaşamamış, bu şehir için kılını kıpırdatmamayı siyasi ahlakına yakıştırmayan, projelerin hayata geçirilmesi noktasında elini taşın altına koyan siyasetçi arıyoruz.

Hani, Maraş Harbi’ni anlatan filmde, mekânı cennet olsun Rıdvan Hoca’nın elinde fenerle, ‘adam arıyorum, adam!’ kurtuluş daveti, çağrısı vardı da, ondan diyorum, biz de bize siyaseti sevdirecek adamlar arıyoruz.

Sayın Mahir Ünal gibi, sayın Ahmet Özdemir gibi…

Şu sıralar Ankara’da, Meclis’te yeni kabine üyelerinden söz ediliyor. Yeni bakanlıkların ihdas edileceği, değişeceği, mental yorgunluk sergileyenlerin kapı önüne konacağı sesleri gelirken, Ankara’da sesimiz olacak, projeleri takip edecek, taşradan gelenleri kucaklayacak, imkân dahilinde yaralarına merhem olacak, şehrin sorunlarının çözümü noktasında elini taşın altına koyacak, şehir adına atılacak her adımda gelenlerin önüne düşecek, sırf artistler gibi poz vermek yerine, kalıcı, çözüm odaklı ziyaretler, buluşumalar gerçekleştirecek şehrin evladı ikisi de…

Diyeceksiniz ki, ‘şimdikilerin suyu mu çıktı nesini beğenmiyorsun da başka sulara yelken açıyorsun!’

Yooo, ben kimim ki. Beğenip beğenmemekle alakası da yok. Gidin on kişiye sorun, en az dokuzu ‘Fiskeci ne diyorsa o, doğrudur!’ diyeceklerdir, eminim!

*

Gerçi bu iki ismini yeniden siyaset sahnesinde yer alabileceği umudu, beklentisi gündeme gelince, doğunca, bazılarının uykusu kaçacak, ‘essah mı?’ korkusu ile yatıp kalkacaklar ama olsun, bazen korkutmak da iyidir, akıl ve ruh sağlığına iyi gelir!

Ve ancak… Gelirlerse de eski Mahir Ünal, eski Ahmet Özdemir olmayacaklar! Anladınız siz!

Peki, durup dururken, meydanda fol yok yumurta yokken, zamanı mıydı, sırası mıydı deseniz de, bu satırları, bu kıymetli isimleri, bu nezih siyaset abidelerini niye yazdığıma, gündeme getirdiğime gelince. Hani çok merak ediyorsunuz ya!

Heeeeç, içimden geldi…   

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol