Bir okurum sormuş bu soruyu, tabi cevabını da kendisi bilemediği için, topu bize atmış, kamuoyuna uzatmış. Belki cevabını verebilen, bulabilen çıkar diye…
Bir kere, daha önce de yazdığımı hatırlıyorum. Partilerde sadakat ve dava inancı vardır. Ama ne yazık ki günümüzde dava, samimiyet ve sadakat, koltukla başlıyor, koltukla bitiyor.
AK Partide siyaset yapmış değerli insan, büyük işadamı, milletvekili olmaya layık, şehrimizi Brezilya’da bile başarı ile temsil edebilecek yetenekteki dost insan Atıf Şirikçi’nin partinin kapısından içeri girdiğini gördünüz mü?
Bu şehirde il başkanlığı yapmış, akabinde belediye başkan adaylığına soyunmuş, başkanlığı da kıl payı kaçırmış, beslenmiş, HES’lenmiş bir hemşehrimiz. Tuttuğu altın olmuş maşallah ve inşallah!!!
Ve il başkanlıklarını yapmış… Bıraktık merkez ilçe başkanlıklarını… Sadece AK Partiyi kast etmiyorum, diğer partileri de aynı kefeye koyuyorum.
Ne demiştim daha önceki yazımda, ‘siyaset koltukla başlar, koltukla biter!’
Tabi kendileri de… Çünkü ne iz bıraktılar, ne eser! O sebeple de yerlerinde yeller eser!
*
Okurlarımdan gelen yorumlara bayılıyor. Kuşkusuz herkes hayal p eşinde. Olsun. İnsanlar hayal ettiği müddetçe yaşarmış. Hayal kurmak güzel. Herkesin bir hayali olmalı aslında. Hayali olmayanlar, hayal kurmasını bilmeyenler, yaşamı kendilerine zehir ederler.
Bu bakımdan, gerek okurlarımızın, gerek kamuoyunun ve gerekse de siyasilerin kurdukları hayallere, bulutların üzerinde gezmelerine dememiz gereken tek kelimelik bir cevap var, ‘eyvallah!’
Ama daha önce de yazdım, her partide geçerli olan kural şu, siyasiler koltuklarını koruma uğruna, hem partiye, hem de şehre ayar verdiklerini zannederler. Oysa onların hiçbir kıymeti harbiyesi yoktur. Sadece kendilerini kandırırlar, aldatırlar.
Oysa bu milletin aldatılmaya tahammülü yok!
Ayarsız siyasetçilere duyurulur!