İçişleri bakanı sayın Ali Yerlikaya, suç örgütlerinin üzerine üzerine giderek sonlarını hazırlarken, asayiş adına verdiği, ortaya koyduğu mücadele takdir görürken, ve de en önemlisi ülkeyi gri listeden çıkartmak için seferberlik ilan ederken, suç örgütü ve bahis oyunu çete reisleri serbest bırakılıyor.

Bakan sayın Ali Yerlikaya, suç ve suçluları bitirme noktasında hayli mesafe kat etti. Hiç acımıyor, uyuşturucu baronları, naylon fatura çetesi, bahis çetesi, kumar çetesi, fuhuş çetesi derken, ne kadar gayri ahlakı geçim kapıları varsa, üzerlerine gidiyor.

Yakalananlar ise her ne hikmetse serbest kalıyor.

40 yıl ceza alan enerji çetesi buna son örnekti diyeceğim de, ne son olacak, ne ilk. Devlet yakalıyor, adliye kapıyı açık tutarak, ‘buyur kardeşim, serbestsin!’ diyor.

Şeytan, pardon adalet bunun neresinde?

*

Bizde senelerdir şu söylenir, ki slogan haline gelmiş sanki, ‘Sahipsiz Maraş!’

Gerçekten sahipsiz, kadersiz, bahtsız, şanssız bir şehir miyiz!

Şehrimize bakan, sahip çıkan yok mu?

Yok diyorsanız milletvekilleri, belediye başkanları, siyasetin ağır topları, güçlü bürokratları, tuttuğunu koparan güçlü sivil toplum kuruluşları, malının, servetinin hesabını bilemeyen çok ama çok zenginlerimiz nerede?

Siyasiler, bürokratlar neden atanır, belediye başkanları, sanayi odası, esnaf oda başkanları, neden seçilir?

İnsanlar bu seçilmiş ve atanmışlardan ne bekler?

*

Şu gün olmuş, sahamız yok. Sağı solu açık, bırakın kapalıyı, açık tribünü dahi olmayan ve halı sahadan farkı bulunmayan zeminlerde mücadele veriyor takımlarımız. Zamanın behrinde, eline bir stadyum resmini alıp, gözümüzün içine soka soka 30 bin kişilik stadyum sözü verenler nereye gittiler?

Tomsuklu OSB’de tüm sorunlar çözüldü mü, sıkıntı var mı, milletvekilleri halkın arasına inebiliyor mu, esnafın, vatandaşın dertleriyle dertlenmek gibi bir sorumluluğa sahipler mi, halka rağmen siyaset yapılmayacağını bile bile halktan uzaklaşan, köşe bucak kaçan siyasileri içinize sindirebiliyor musunuz?

Allah aşkına çıkıp biri söylesin, havaalanı sorunu çözüldü mü? Çözüldü ise uçaklar neden iptal ediliyor, neden komşu şehre inmek zorunda kalıyor, yoksa pilotların Maraş’a bir gıcıklığı mı var, yoksa Gaziantep lobisi ağır mı basıyor?

ILS cihazı gelmiş de, gümrükte bekliyormuş, mış da mış mış! Gidip almak, yerine takmak için davetiye mi bekliyorsunuz?

*

Bu şehrin bir tarihi, temiz bir mazisi var. Kadim şehir. Gelenekleriyle, tarihiyle, kültürü ile sosyal yaşam tarzı ile hafızası ile geleceğe ışık tutarken, bırakın tarihi Kale’nin ziyaretçilere açılmasını, yahu kenarındaki pislikleri temizlemek bu kadar mı zor?

Herkes soruyor, Kale neden kapalı?

Kentin göbeğinde, Demokrasi Meydanı karşısındaki işyerlerine vatandaşlar ‘Halep’ adını koymuşlar. Tamam, Suriyeli dostlar çalışsınlar, ekmek yesinler de, o dükkânların ucube hali, göz zevkini bozan, imari ve mimarının kıyısından geçmemiş, her an yıkılma, çökme tehlikesi bulunan dükkânların ne zaman  kaldırılacağına dair bir tarih veren çıkacak mı?

*

Sonra… Tutturdular rezerv alanı… İş Bankası ile Semerciler Çarşısı arasındaki 10 dükkân yıkımı bekliyor. Karşısındaki İşhanı ve Arıkan’lara ait yüzlerce dükkan, işyeri. Muhtemelen kış gelmeden deniliyor. Yahu burası şehrin hafızası, kalbi. Siz şehrin kalbini söküp atıyorsunuz, hafızayı yok ediyorsunuz. Madem rezerv alanı, orada işyeri bulunan insanlara, esnaflara yeni yerler tutana kadar, edinene kadar bir süre tanıyın, şans ve fırsat verin!

Muzaffer Taşcı (İşbilir) boşuna mı çırpınıyor yoksa? Onun ve yanındakilerin haklı tepkilerine niye kulak kabartıyor, başınızı kuma gömüyorsunuz!

Milletvekillerinin bu konudaki vaatleri havada kalıyor, onları tınlayan, dinleyene yok da, bu şehrin hiç mi sahibi olmayacak!

Yine Arıkan’lara ait yaklaşık 400’e yakın dükkânı da rezerv alanı kapsamında aha bugün, aha yarın yıkacaksınız da, oradaki insanları nereye konuşlandıracaksınız. Onlar çocuklarına ekmek değil, demir leblebi mi yedirecek?

Esnafı sokağa mı atacaksınız, kaderi ile baş başa mı bırakacaksınız!

*

Ne siyahız, ne beyaz. Bizi gri listeye almışlar, evire çevire renk cümbüşü içinde bir aşağı bir yukarı, bir soldan sağa, bir sağdan sola dönderip duruyorlar!

Sahi, şu gri listeden çıkarıp, gerçek rengimize ne zaman döndüreceksiniz, bir tarihiniz, bir bilginiz, bir sözünüz var mı?

Sahi, siz hangi rengi seviyorsunuz. Hani bütün renkleri bir masa üstünde toplayacak, renk cümbüşü içinde yaşatacaktınız bizi, o da mı yalan, o da mı fos çıkacak yoksa?

Ne deyim bilmem ki, naylon mezüro (metre) ile ölçü alınırsa, ancak bu kadar oluyor demek!

Bana kalırsa, önce siyasileri çıkarın aklınızdan ve hayatınızdan, bırakın gri’yi, bütün renkler aynı masa üstünde toplanmaz ise deyin ki; ‘Veleddalin, amin!’

Bereket versin yüce Meclis açıldı da, gözlerimiz ışıldadı, hayatımıza renk geldi

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol