Keşke girmeseydi, keşke Ankara’da kalsalardı, keşke Maraş’a gelmeyip Mecliste parmak indirip parmak kaldırmayı sürdürselerdi, keşke alışamadıkları Maraş’a gelmek için zahmet etmeselerdi, keşke dünya kadar masrafa girip ekonomiye bir darbe de kendileri vurmasaydı diyeceğim de yine küsecekler, yine kırılacaklar!
Malum, devir tasarruf devri.
*
Öğrenciler, okullar tatile girdiğinde, tatil dönemini boş geçirmez genellikle. Kimileri yaz okullarına gider, kimileri derslerini daha ileri taşımak için kurslara katılırlar, kimileri de tatilin tadını çıkartmak adına şehir dışına çıkar ailesi ile.
Eskidendi öğrencilerin tatil aralarında bir esnafın yanında çalışmak, meslek öğrenmek, zanaat sahibi olmak! Şimdiki nesil çalışmayı sevmiyor. Okumayı da sevmiyor. Varsa tatil, yoksa internet, sosyal medya..
O bakımdan çocuklarımız daha şimdiden sosyal medya maymununa döndüler.
*
Neyse, çocukları bir tarafa koyduk da, siyasilere gelelim.
Milletvekillerine…
Bu meselede bahtsız, şanssız ve kadersiz olan şahsım şehri milletvekilleri, bir-ikisi hariç, keşke şehre hiç gelmeseler. Onların gelmemesi, gelmelerinden daha hayırlı. Bunu sadece ben söylemiyorum, kime sorsanız, kime bu meseleyi açsanız, ‘Aman uzak olsunlar bizden, gözümüz görmesin!’ şeklinde tenkit ve eleştiriye maruz kalıyorlar.
Bu aslında bir hakaret mi, durum tespiti mi, kararını siz verin. Ticaret lisesini zar zor bitiren ben, bu meselede yorumda aciz kalırım!
Görmeseydim seni gönül gözüyle… Böyle bir şarkı var, duymadıysanız öneriyorum, dinleyin derim!
Biz elbette milletvekillerimizi yanımızda görmek isteriz. İsteriz ki şehrimize sık gelsinler, sadece havaalanında bakan karşılama değil asıl işleri, halkın arasında olsunlar.
Ama yok, olmuyorlar, olamıyorlar. Sayın Cumhurbaşkanımızın talimatına rağmen halka rağmen siyaset yapılmayacağını bildikleri halde, halkın arasına girmekten kaçınıyorlar, imtina ediyorlar.
*
Peki, dedik meclis tatile girdi. Milletvekilleri artık sahada, memleketlerinde olacaklar, halkın derdiyle dertlenip, özellikle şahsım şehrinde, depremin yaraları sarılmaya çalışılırken, bu şehrin geleceğinden ve sorunlarından sorumlu milletvekilleri, dileriz hiç olmazsa bu tatil döneminde beklentilere cevap verirler.
Vatandaşın telefonlarına çıkarlar inşallah.
Esnafın derdini dinler, çözüme dayalı sorunları varsa ki çok yaralarına merhem olurlar.
Basını ziyaret etmek hiçbir zaman akıllarından geçmedi de, belki bu tatil döneminde nereye gideceklerini bilemeyecekler, çünkü; hani postacı senelik izne çıkmış da, ‘Mahalleyi şöyle bir gezip geleyim!’ demiş.
Halbuki bizim Maraş tabiriyle her gün gördüğü küllü çörek bildiği, gittiği yer. Bir gittiğin yere ikinci, üçüncü kez gidersen, döşeksiz oturursun! Ha, giderken elin boş değilse, heybede bir şeyler varsa, eyvallah! Yoksa…
*
Meclisin son günlerinde, sokak köpekleri ile ilgili yasa meclisten geçti. Doğayı, insanları sevdiğimiz kadar evcil hayvanları da sevmemiz gerekirken, yasa Meclisten geçer gezmez, Tarım ve Orman eski Bakanımız, ki aynı zamanda da komisyon başkanı sıfatıyla sayın Vahit Kirişçi’ye atılan çirkin iftirayı, iddiayı ve dedikodu da olsa yazılanları asla kabul edemem.
Vahit Bey, çürük iş yapmaz, akçeli işlere bulaşmaz, şehrin zararına adım atmaz! Her ne kadar şehrin, siyasetin abisi olmayı başaramadıysa da, bakanlığını, koltuğunu, etiketini ve kimliğini öyle akçeli, alengirli işlere bulaştırmaz, adına leke getirmez! Getirmedi de zaten!
*
Akıllarına gelir mi bilemem de, geldiklerinde şöyle sanayici ve iş adamları ile bir toplantı yapsalar, büyükşehir belediye başkanı dahil olmak üzere, tüm ilçe belediye başkanları yanında, bütün sivil toplum kurulu kanaat önderleri de olacak, sorunlar masaya yatırılsa, çözüm önerileri değerlendirilse, bir ortak açıklama yapılsa, bir birlik ve beraberlik ruhu semalara yükselse, ‘neyimiz eksik, neyimiz var, neyimiz noksan!’ tespitleri yapılsa, temini ve tedariki için adımlar atılsa, sorumluluklar paylaşılsa, iyi olmaz mı?
*
Depremde vatandaşlar kadar esnafımız ve sanayiciler de ciddi yaralar aldılar. Bugün itibariyle işletmeler çalıştıracak elaman bulamıyor. İşe girenler de bilmem neresiyle bilmem ne yalattırıyor patronlarına. İş yapan yok, çalışanın gözü saatinde ya da cep telefonunda.
Zarar gören özellikle esnaf kesimi ziyaret edilse, küçük sanayi sitesine gidilip, arterlerin asfaltı, ara sokakların asfaltı da Dulkadiroğlu belediyesine ait olduğu biline biline, kar kış gelmeden, yağmur çamur düşmeden bir an önce bitirilmesi noktasında istişareler gerçekleşe, kötüsü mü olur?
‘Meclis tatile girdi diye milletvekillerinin tatile ihtiyacı yok mu?’ diye düşünebilirsiniz. Ee, kusura bakmayın da onlar zaten tatildelerdi, hiç dönmemişlerdi ki.
*
Bereket versin Muharrem ayı yüzü hürmetine sağda solda aşure kazanları kuruluyor da, karıştırmak da siyasetçilere düşüyor. Zaten en iyi bildikleri iş karıştırmak!
Açılışlar, ziyaretler, ‘geçiyorduk uğradık!’ geyikleri, ikramlar, aşure derken, kilo alacaklar diye korkuyorum!