banner1507

Her insan kendinden başlarsa ortalık sütliman olur…

Başkalarını düzeltmekle değil,

Kendimizi düzeltmekle başlamalıyız…

Çocuk bile 12 yaşına kadar anne ve babasını örnek alırmış…

Hem de her şeyimizi örnek alırlar…

Konuşmamızı, düşüncemizi, yaşantımızı örnek alırlar…

Eğer, haset ve kin dolu bir kişiliğe sahipseniz, evlatlarınızda hasetkar ve kindar olarak büyüyecektir…

Eğer, mütevazi ve adaletli bir kişiliğe sahipseniz, evlatlarınızda kişilikli ve dürüst insanlar olarak, toplumu ayağa kaldıran örnek şahsiyetler olacaktır…

Kendimizi ve çevremizi temaşa ettiğimiz zaman, etrafımızda kişiliğini tekamül ettirememiş, basit kişiliklerin oluştuğuna şahit olmaktayız…

*

Davranış bozukluğu içinde olan bir toplulukla karşı karşıya olduğumuzu görüyoruz…

Kendi camiası içinde, kendine yakın bir insanı, göklere çıkarırken, koruma altına alırken, diğer camiada yer alan ama karakterli ve şahsiyetli bir kişi, onun umurunda olmamakta, onun şahsiyetini takdir edemeyen, saygı duyamayan, hastalıklı bir bakış açısının revaçta olduğuna şahit olmaktayız…

Allah’ın rızasının ve Ümmetin geleceğinin ve kurtuluşunun ilk planda ve önde olması gerekirken nefislerin, menfaatlerin ve egoların tavan yaptığı bir çağı yaşıyoruz…

Yapmacık davranışlar, Allah rızasına dayanmayan davranışlar, menfaata dayalı yargılar, toplumu hastalıklı hale getirmeye yetmiştir…

Durduğumuz yer neresi…

Bulunduğumuz konum hangisi…

Toplumu değiştirmeye namzet olanların, evinde ve nefsindeki durumu nedir…

Sahabe-i Kiramın bakış açısı nasıldı ?…

Yaşam tarzı nasıldı?…

*

Biz, İslami bakış açısının ve yaşam tarzının neresindeyiz?…

Nefsimizde Müslüman mıyız ?…

Davranışlarımızda Müslüman mıyız?…

Düşünce dünyamızda Müslüman mıyız ?…

Evimizde, iş yerimizde, görevimizi ifa ederken, Müslüman mıyız ?…

Hayata atılmadan önce, sokağa çıkmadan önce, başkasını değerlendirmeden önce, kendi nefislerimizi murakabe etmenin, kendimizi hesaba çekmenin gerekli olduğuna inanıyorum…

Geçenlerde bir dostumun ifadesi beni çok etkilemişti…

“Ben bir olay ve sorun karşısında çaresiz kalmıştım…

Ne yapacağımı ve bu durumu nasıl çözeceğimi, nasıl bir davranış sergileyeceğimi bilemiyordum…

*

Tam o esnada aklıma bir formül geldi; ’bu durum karşısında peygamberimiz olsaydı, nasıl davranırdı, nasıl yaklaşırdı, nasıl çözüm bulurdu’ diye düşündüm…

Ve çok sevindim, artık formülü bulmuştum…

Ne zaman bir sıkıntı duyacak olsam, çaresiz kalsam, bu formülü uyguluyorum…

Biri bir yanlış yapsa, Resulullah’ın davrandığı gibi davranmaya çalışıyorum, güzelce anlatıyorum, affedici davranıyorum…

Sağlığımla ilgili bir karar alacak olsam, peygamberimizi hatırlıyor, ona göre davranıyorum, az yemeyi tercih ediyorum…

*

Çocuklarıma nasihat edecek olsam, peygamberimizi hatırlıyor, onun merhametini ve örnekliğini uyguluyorum… Sabah namazına kalkın, namazınızı kılın diyeceğime, ben erkenden kalkıyorum, sabah namazını kılıyorum…

Velhasılı, bu uygulamadan sonra huzuru buldum… Hayatımın en güzel günlerini yaşamaya başladım…

Gönüllerin ve kalplerin sözlere doyduğu bu günlerde, yaşamanın ve örnek olmanın güzelliği de burada yatmaktadır…

“İnsan ve medeniyet” diyerek yola çıkan ve Anadolu’da bir uyanış hareketi başlatan Mehmet Güney abinin sözüyle yazıma son veriyorum;

“Kulakların lafa doyduğu bir dönemde, gözler yaşantısıyla örnek olacak adamlar arıyor."

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol