Oğlum’un nişanının olduğu günün sabah saatleri. Acı haber çabuk duyulurmuş. Sanayi ve iş dünyası, bir büyüğünü daha kaybetmişti.
Tabi sırası gelen gidecekti. Tabi ki ölüm haktı. Tabi ki mahkeme kadıya mülk değildi. Tabi ki her canlı doğacak, büyüyecek ve Rab’bimin izni ölçüsünde yaşayacak ve Hak’kın rahmetine kavuşacaktı. Her canlı ölümü acı da olsa tadıyordu, tadacaktı. Bundan kaçış yoktu.
Ulu Camii’ye gittiğimde, meğer ne kadar çok seveni varmış ki, camii cemaati yanında sanayi ve işi dünyasının ünlüleri kadar, bürokrasi ve siyasi cenahtan katılmayan yoktu.
*
Her ölüm arkasında hüzün, acı ve gözyaşı bırakır. Erdem Tekstil’in sahiplerinden (ortaklarından) Mustafa, Şakir ve Mehmet Büyükerzurumlu, yaşamını çiftçilikle idame ettiren babalarını Ali Kemal Büyükerzurumlu’yu (90) kaybetmişti.
Benim de çok sevdiğim, değer verdiğim kardeşim Sadi Büyükerzurumlu da dedesini yitirmişti. Kuşkusuz ailenin acısı büyüktü.
Allah herkese uzun ve sağlıklı ömürler nasip etsin, ölümün de hayırlısını versin.
*
Kipaş patronu Hanefi Öksüz’ün de ortağı olduğunu bildiğim Erdem Tekstil, sektörün yüz akı bir tesis. Epey oldu, AK Parti Gurup Başkanvekili sayın Mahir Ünal bu tesisi gezmiş, ortakları kutlamış, yatırımları, istihdamları, üretimleri ve ihracatlarına ilişkin bilgiler edinmişti.
Büyükerzurumlu ailesi, mütevazı bir aileydi. Medyadan uzak, bütün dertleri, amaçları üretmek, iş ve istihdam sağlamak olan bu aile, kentin de saygın ve seçkin ailelerinden. Merhumun evlatları, torunları o kadar hayırsever. Tıp Fakültesine tefriş ettikleri yoğun bakım ünitesi bunun bir parçası…
O gün Ulu Camideki cenazede evlatları; Mustafa, Şakir ve Mehmet Büyükerzurumlu yanında, torunu Sadi Büyükerzurumlu’yu gördüğümde, acılarını yüreklerine gizlerken, gözyaşlarını zor tutuyorlardı sanki.
Kolay değildi. Hayatını kaybeden, sevenlerini bırakıp giden, 90 yaşında da olsa ailenin büyüğü idi. Direği, gözbebeği…
Allah rahmet eylesin, ailenin de başı sağ olsun!