Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün hayatını konu alan belgesel değil sözünü edeceğim.
Bu Mustafa da bizim için, şehrimiz için, sahibi olduğu kurum ve çalışanları için özel birisi.
Çalışanların ağabeyi, can yoldaşı, sırdaşı ve kardeşi.
Şimdi nerede bilmiyorum. Epey oldu, çekip gitti buralardan. Niye gitti, kime küstü, kime gönül koydu, kimin tavuğuna kışt dedi de gitmek zorunda kaldı, bilemiyoruz. Bildiğimiz bir şey var, bir gün ansızın geri döneceği. Bir başka bildiğim de, onu çok özlediğimiz.
En yakın dostu, aile büyüğü ile çekip giderken uzaklara, geri dönecekleri günü iple çekiyor, hasret ve özlemle bekliyoruz.
*
İnsanlar bir şekilde ait oldukları yerlerden ayrılmak, çekip gitmek zorunda kalıyorlar. İster ailevi sebep, ister yoğun iş temposu, ister bazı özel nedenler yüzünden bilmediğimiz yerlere gitseler bile bizlerin, çalışanların aklı, gönülleri onlarda.
Bir gün mutlaka dönecekler.
Alınlarının akıyla, günahsız, suçsuz…
*
Mustafa, bu şehirde, çalışanların gözünde bir marka, bir güzel insan. Biliyorum, geride bıraktıkları da onları özlemiştir.
Kişisel kanaatim odur ki, yakın zamanda, tertemiz yeni yüzleriyle aramızda olacaklar. Çünkü onları çok özledik. Bir gün bu şehir onların gidişlerinin acı olsa da dönüşlerinin tatlı geçeceğine inanmış durumda.
Şarkıda söylendiği gibi, dön gel bir tanem, dön gel be Mustafa’m. Her kiminle nerelere gittiysen, dön artık. Döndüğünde de dostunu düşmanını terazinin kefesine koyar, kimin vefalı, kimin nankör olduğuna dair kararı sen, siz vereceksiniz.
Dün ekmeğini yiyip suyunu içenler, senden aldıklarıyla lüks araçlara binen zibidiler, şimdi başka kapıda dilencilik yapıyor, bazıları da nankörlüğün kitabını yazıyor oturdukları yerde.
Şerefsizlik parayla değilmiş.
*
Evet sevgili Mustafa! Özledik seni. Özlediler yakınların, çalışanların. Zaten yakında tüm gerçekler bütün çıplaklığı ile belli olacak. Biz de sabırla, hasret ve özlemle dönmeni, dönmenizi bekliyoruz.
Gözlerinden öpüyorum!