Neden söylediler, neden buna gerek duydular. İzah edelim, maraza çıkmasın!
İlkin, konut almak isteyenlere şirin görünürler, çayları, yemekleri, tatlı-dondurma ikramını eksik etmezler. Bir de gülümseler ki, otuz iki dişleri görünür anında. Belki de kusurlu, belki de çürük, belki de işçilikten ve malzemeden çaldığı bina oturulamayacak kadar rezil, ancak öyle bir anlatırlar ki, zannedersin Çırağan Sarayı satıyor.
Zaten hepsi birbirinin aynı projeler, basit, sıradan, estetik ve görsellikten yoksun, sözüm ona yaşam alanları oluşturulmuş apartmanlar ve siteler, ilkin 20 yaşında genç kız gibi gösteriliyor size. Makyajlı. Alt tarafı bağlar gazeli.
*
Birkaç sene çok uzun bir süre. Bir müddet sonra boyası dökülüyor önce, duvarlarda çatlama yaşanıyor, elektrik ve su tesisatları patlıyor, bir yerlerden şişkinlik veriyor, çatı akıyor, komşunun uyurken aldığı nefes bile sizin yatak odanızdan duyuluyor, en kötüsü de lağım kokusu evinizin içinden hiç eksik olmuyor. Yemek yerken mideniz bulanıyor.
Telefon açıyorsun, gidiyorsun firmaya, patronuna, ilgili kimseye… Sizle ilgilenmiyorlar bile. Görmezden geliyorlar çoğu kez. Neden?
Çünkü işleri bitti. Konutu sattılar, paralarını aldılar.
Çevre düzenini bile tamamlamadan, kapısını bitirmeden, aydınlatmayı ve ihata duvarı üzerine çit’i bitirmeden…
*
Sonra…
Sonra seçtiğiniz apartman ya da site yöneticisi ile papaz oluyorsunuz. Çünkü size konutları yarım teslim ettiler. Ne sosyal yaşam alanlarını bitirdiler, ne de diğer verecekleri hizmetleri tam ve sağlıklı sunabildiler size.
Yapı kullanma iznini alana kadar alnınızın damarı çatlıyor. Bir de kendilerine büyük ve güvenilir firma etiketi yapıştırmıyorlar mı, içinizden gelen ne varsa kusuyorsunuz. Lanet, öfke, kin ve küfür!
Allah ne verdiyse!