Şu sıralar muhalif gazeteler, TÜİK’in hazırladığı mutluluk raporlarına kafayı takmış, güya toplumun yüzde 80’in mutlu olmamasına rağmen, bu oranın düşük gösterilmesine tepki göstermişler.
Dış mihrakın içerideki şubeleri, satılık-kiralık kalemleri…
Bazen laf olsun, bazen de espri olsun diye sorarlar rast gele, ‘Nerelisin?’
Espri amaçlı soran da çıkar, ‘Mutlu musun?’ hayır şekerim, Mersin’liyim.
Biliyorsunuz, Mut, Akdeniz’in incisi Mersin’in ilçesi. Kimse yerini bilmez, ama espri konusu.
Geçtim de, TÜİK vasıtasıyla yaşam memnuniyeti araştırması yapılıyor, TÜİK’e sorarsan herkes hayatından memnun, mutlu. Keşke bize bunu daha önce söyleselerdi, mutluluk şarkıları-türküleri besteler, söylerdik.
Devletin resmi organı TÜİK mutlu insanların sayısı çok diyorsa, çoktur. Bir arayın, pantolonun arka cebine falan bakın, dolaba koymuş da olabilirsiniz.
Mutlu deyince, ben bir yakın zamanda Gaziantep’e il müdürü olarak gönderdiğimiz sevgili Mutlu Kaya’yı bilirim, bir de Mut denilince, şehrimize yeni atanmış Göç İdaresi Müdürü sevgili Orhan Sarı’yı hatırlarım.
Tanıyorum, sohbetim de olmuştur. Kendisi Mut ilçesinden. Beyefendi, 10 yıllık bürokrat, kadirşinas ve insan evladı.
*
Halinize şükrediyorsanız, ki insanlarımız teslimiyetçidir, isyanı sevmez, devletine, milletine, vatanına, bayrağına ve ezanına düşkündür, az yer, çok yatar, yine de şükreder. Haliyle şükreden insan mutludur demektir. Mutlu olunca da hayattan zevk almaya bakacak tabi.
Gerçi insanlar aramasını bilmiyor, biraz çaba gösterse, çevresine baksa, mutluluk yanı başında oysa.
Mutluluk çubuğumu dedin, o da ne ola ki?
Cıvıtmayın lütfen! Burada ciddi bir meseleyi tartışıyoruz herhalde.
Peki, mutluluğun formülü, tarifi ne?
Bunun belli bir tarifi yok. Ezcümle, her şeyi bilmezsen, duymazsan, görmezsen, Sabah Gazetesi okursan mutlusun demektir. Çok konuşursan, çok langur lungur yazarsan, çok okursan, başın dertten kurtulmaz. Yazma, okuma, söyleme, düşünme, bak bakalım mutluluk nasıl kapını çalıyor.
Milli piyangodan büyük ikramiye kazanmış, totodan 13+1 tutturmuşa dönersin!
*
Bilme kardeşim, mecbur musun her şeyi bilmeye, her şeyden haberdar olmaya. Bilmek, beraberinde sorgulamayı ve sonuç çıkartmayı gerektirir ki, uzun iş, belki de başın derde girecektir.
Çubuğunu tüttür keyfine bak!
Bahtiyar Yokuşumuz var. Bir ucu aşağıdan Divanlı’ya çıkar. Yürü biraz, yorulsan da birkaç adımda, kendini bahtiyar hisseder, mutluluktan deli divaneye dönersin. Allah’tan belanı mı istiyorsun daha!
Sonra…
İşin varsa, aşın varsa evinde, çocukların, torunların seni seviyorsa, çevrende de sevilen-sayılan biri isen, senden mutlusu yok birader! Her şey para mı, altın mı, bağ-bahçe, tarla-arsa mı, fabrika mı?
Şikâyetin nereye, isyanın niye ve kime?
Zenginlerin daha zengin olduğunu görünce mutlu olan insanlar yok mu sanıyorsunuz. O da bizim insanımız. Olanın olmayana faydası olur.
*
Kriteri sorup duruyorsunuz, daha fazlasını öğrenmek istiyor, illa ki mutlu olayım diye ısrar ediyorsanız, mutluluk çubuklarını ben de tüttürmek istiyorum diye ayak diretiyorsanız, size tavsiyemdir, tutup tutmamak sizin elinizde, A HABER’i izleyin, keyif verici madde kullanmış gibi mutluluktan gebermezseniz ne olayım!
Uçar, uzaya bile çıkarsınız valla!