Adamın işe ihtiyacı var, iş istiyor karşıdan. Soruyorlar; ‘ne iş yaparsın!’

Cevap klasik, bilinen ve beklenen; ‘ne iş olursa yaparım abi!’

İşe girdikten sonra iş beğenmez o ayrı mesele.

O hesap, şimdi bizim millet çok tuhaflaştı. Garip bir millet türedi, kadın erkek, yaşlısı - genci, öğrencisi - çalışanı fark etmiyor, ev alıyor, arsa alıyor, tarla alıyor, araba alıyor, cep telefonu alıyor, ama ne hikmetse ekmek alamıyor. Ekmek alamadığını bir tarafa bırak, vergi dahi vermiyor.

Eğitime, okula da gerek yok bunlar için. Azıcık kurnazlık, biraz dil, yeteri kadar cambazlık, işlem tamam!

İşe ihtiyacı olsa da kimse gidip bir fabrikada, bir atölyede çalışmıyor. İlla  belediye, illa devlet kurumları, üstelik de masa başı olursa yok demem! Mantık, zihniyet bu…

*

Kuyumcular örneğin, alırken de satarken de kazanıyor, fatura yok, fiş yok, devlete ödenecek vergi de yok. Gösterin bir tane zengin kuyumcuyu vergi rekortmeni diye, mesleği bırakayım.

Döviz al, ya da sat, yazılan bakkal defterinden daha karmakarışık. Bakkal defteri yine temiz, okunur, hiç olmazsa adam vergi veriyor, ama kuyumcuların fatura kestiğine, fiş verdiğine rastlayamazsın.

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek benim gibi garibanı, (Talat bile senden benden fazla kazanıyor bu şehirde) işçiyi, emekliyi takibe alacağına, kuyumcu esnafını radara almalı.

*

Büyük-küçük tüm esnaf takipte, cafeler göz hapsinde, lokantalar hakeza, üreten, istihdam sağlayan işletmelerin irsaliye takiben fatura kesmemesi imkânsız, kazanan maliyenin radarında iken, ülkemde avantadan geçinenlerin vergi ile uzaktan yakından alakası yok.

Emlakçılar, aynı. Alırken komisyon, satarken komisyon, tapuda işlem bitirirken çay parası, vergiye gelince, şinanay yavrum şinanay!

Eee, bir işite dikiş tutturamayan, emeklisi dâhil, herkes de emlakçı oldu zaten. Sermaye yok, deneyime ihtiyaç duyulmaz, telefonla her şeyi hallet, ama hâlâ açım de, hâlâ bir ekmeğe muhtacım de, hâlâ geçinemiyorum diye bir tarafını yırt, feryad et!

*

Adamın işi gücü yok, belli bir meslek de edinememiş, bir kazmaya sap olamamış, işin ne diye sorsan, ‘al sat!’

Ne bulursa, araba, ev, tarla, bağ, bahçe vs… Sermayesi yok, memur gibi erkenden kalkıp gitmek yok, masrafı yok, nasıl olsa cep telefonu var, hallediyor her şeyi onunla. Kazanç dersen, fena değil, geçinip gidiyor da, her nedense, her ne hikmetse acından ölüyor, ekmek alacak para bulamıyor.

Niye, kanaat yok, şükür yok. Ötesini sorsan, daha ileri gitsen, sadaka veresin gelir.

*

Peki siyasiler, onlar da araba, ev, tarla alıp satıyorlar mı diye sordum, ‘Ne alakası var, adam alıp satmaktan dediklerine fırsat kalmıyor.’

Nasıl olsa vergisi de yok!

Buz kesildim, dondum kaldım! Temmuz sıcağında üşümüş gibiydim.

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol