Bilgisayarın başına keyifle oturup, bu başlıktaki yazımın neredeyse sonlandırmak üzereydim ki, jarşın bitmesiyle siliniverdi, bütün yazdıklarım güme gitti anlayacağınız. Birden keyfim kaçtı.
Aklımdan geçip bilgisayara döktüğüm cümleleri, duygu ve düşünceleri yeniden toparlayabilir miyim, bilmiyorum. Belki arada unuttuklarım olacak, belki dokunaklı kelime ve bazı imalardan yoksun kalacağım.
Siz yani….
O bakımdan, bu yazının ilk yazdıklarımın yerini dolduracağını zannetmiyorum. Ama yazmak zorundaydım. Çünkü hıyar eken kabak toplamıyordu tarladan. Yani ne ekerseniz, onu topluyordunuz.
*
Örneğin hasbelkader bir yerde belediye başkanısınız. Farz edin bir siyasi partinin il veya ilçe başkanı…
Belediye meclis üyesi, kadın ya da gençlik kollarından sorumlu teşkilat başkanı…
Farz edin ki koltuğu hak etmediniz.
Çapınız yok, karekökünüz sıfır.
Özgül ağırlık desen hak getire!
Sizi seçenlere, oy verenlere verdiğiniz bir şey de olmayınca, haliyle sizin de kamuoyunda karşılığınız olmuyor, kalmıyor. Kalmayınca itibar kaybı yaşarken, dengesiz, tutarsız hareketleriniz, kırdığınız cevizler, kırdığınız potlar, (yaktığınız spotları kast etmiyorum) senaryosunu sizin yazıp onadığınız oyunlar, işiniz gücünüz dalavere iken çevirdiğiniz filmler gün gelecek, karşınıza kurşun olarak, silah olarak çıkacak!
*
Tarlayı eken olarak geldiniz ama gerçek anlamda eken olamadınız! Daha ekmeden hasat kaldırmayı yeğlediniz! İşin ucuzuna, basitine, kolayına kaçtınız! Sizden hizmet bekleyenlere “Benden iş, hizmet bekleyenler boşuna, yani nafile yere beklemesinler! Param da yok, pulum da…” dediniz ve insanlara kapıyı gösterdiniz.
Ama siz kapının mandalı bile olamadınız! Çünkü eken’lerden olmadınız, olamadınız!
Çünkü tarlada iziniz olmayınca, harmanda yüzünüz yoktu, zaten olmasını da beklemedi kimse.
Eh, itibar da yerlerde sürününce, vatandaş nezdinde karşılığınız da son reddesine gelince, ekenler, dikenler, sökenler çöplüğünde kaybolup gideceksiniz!
*
Unutmayın…
Siyaset en zengin, en muhteşem, en pis çöplüktür, pislik yuvasıdır!