Sevgili Sırrıberk Arslan kardeşimin geçen haftaki köşe yazısında okudum, çok beğendiğim bir veciz cümleydi, sizlerle mutlaka paylaşmam gerektiğini düşündüm;
Şöyle o güzel söz:
“Bakıp da ibret al yere düşen yaprağa, bir zamanlar o da yükseklerden bakardı toprağa”
Şaşmaz ve değişmez kuraldır, yükselen düşer, düşen ya kalkar ya kalkamaz!
Yer çekim kanunu gibi.
Taşı atıyorsun, birkaç sanayi sonra yerde.
Yaprak örneği. Bir dönem toprağa tepeden bakıyor, sonra, mevsimi geldiğinde, sararıp soluyor, ait olduğu yere düşüyor, toprağa karışıyor.
Zirve kimseye baki değil. Koltuk gibi…
Dolmuşa, otobüse, uçağa biniyorsun, menzile varınca indiriyorlar adamı.
“Gittiğinizi son durağa kadar gidecem!” deme şansınızın sıfır olduğu ortamda, bir de insanoğlu nerede ineceğini bilmeli, kararlı bir şekilde…
Çünkü, her şey vaktinde, meyve-sebze bile mevsiminde güzel.
Aşk ve evlilik de dâhil.
*
Bugün hafta sonu, aha size bir fıkra; buyurun:
Değerli bir dostumdan, onun ikramı, hafta sonu sürprizi. Adı mı, adı yok!
Yeryüzündeki hayatını, bütün kurallara uygun yaşayıp tamamlayan Temel,
yukarıda 1. sınıf törenle karşılanmış. Refakatçi melek
“Efendim siz direk cennete alınacaksınız. Arzu ederseniz işlemleriniz
tamamlanıncaya kadar bir tanıtma gezisi yapalım” demiş,
Melek önde Temel arkada Cennet hazırlık bölümüne girmişler. İlk kapının
arkasından canhıraş feryatlar gelmekte imiş. Kapıyı açıp
içeri girdiklerinde iki meleğin aralarında tuttukları adamın sırtında
matkapla delik açmakta olduklarını görmüşler.
Temel “Uyyy... Bu nedur ?”
Melek “Efendim, burası kanat takma bölümü. Cennete katılan sizin gibi aziz mertebesindekilere kanat takıyoruz, bunun için delik deliyorlar” demiş.
İkinci kapıya geldiklerinde gene kapının arkasında canhıraş feryatlar; kapıyı açıp içeri girmişler. İki melek aralarındaki adamın kafasında matkapla delik açıyorlarmış.
Temel “Uyyy. Bu nedur?”
Melek “Efendim burası halka takma bölümü. Sizin gibi aziz mertebesindekilerin başlarının üzerindeki kutsal halkayı takmak için delik deliyorlar” deyince
Temel “Uyyyy. Ben cehenneme gidiyorum”
Melek “Aman efendim. Ne yapıyorsunuz orada insanları kazığa oturturlar”
Temel “Olsun. Hiç olmazsa deluğum hazırdır daa”