Bilirsiniz, iftarlar için yazı yazmam. İdrak ettiğimiz kutsal ayın ulviyetine gölge düşürmemek adına, iftar sofralarında yenileni-içileni haber neyse de, köşe yazılarına taşımak benim kitabımda yok. Yok da, iftar içerisinde yaşananlar, olup bitenler kamuoyuna yansıtılmayı gerektiriyorsa, o ortamda söylenenler bırakın sadece Kahramanmaraş’ı, ülkeyi de tümünden ilgilendiriyorsa, eh kusura bakmayın, bu meselede iki kelam etmemek olmaz.
Sahur… Sevabı kuşkusuz büyük.
Bu yıl, Dulkadiroğlu Belediye Başkanı Necati Okay tarafından, bu şehirde, Ramazan ayında ilk kez bir sahur programı düzenlendi. Alışmışın dışındaydı her şey.
Sahur ile pek arası olmayan biri olarak; ‘bir gidelim bakalım, ne olacak!’ dedik ve sevgili başkan Necati Okay’ın Kenvanhan’daki sahuruna icabet ettik. Ettik de, Allah var, o kadar basın mensubu arkadaşımın gecenin yarısındaki programa geleceğini ummuyordum.
Onlar da, ilk kez yaşandığı için, bu güzelliği kaçırmak istememişler anlaşılan. Rahat, samimi ortamda geçen sahurda Başkan Okay, mesai arkadaşlarıyla bir araya geldiğinde, hem tadına doyum olmayan sohbet yaşandı, hem de belediyede geçen 15 ayın değerlendirmesini bizlerle paylaştı.
Bu arada, saatin 01.00 olduğu sıralarda, AK Parti Dulkadiroğlu İlçe Başkanı Ömer Oruç Bilal Debgici’nin de sürpriz yapıp, ‘geçiyorduk bir uğrayalım dedik’ kabilinden ziyareti, geceye başka bir güzellik ve anlam kattı.
Allah var, ekibi de bu organizasyonda başarılıydı. Her şey kusursuzdu, izzet-i ikram neyse de, basın mensuplarına gösterilen ilgi, zaten karınları doyurmaya yetmişti.
Teşekkürler sayın Necati Okay!
*
Geçen haftanın son günlerinde, MHP’li bir milletvekili iftar vermiş. İyi de etmiş, Allah kabul etsin!
Çağıra çağıra sadece bir gazeteden bir arkadaşımızı çağırmış. Orada sormuşlar, ‘Bak, Mehmet Fiskeci senin ‘oy vermeyenlere hakkımı helal etmiyor, onlara teşekkür etmiyorum’ sözünü köşesine taşımış. Ne diyorsun!’
Vekil de pişkin, ‘hayır, ben öyle bir şey söylemedim’ diye inkâr ediyor.
Şekerim, inkâra ne gerek, o günün gazete haberleri ve televizyon kamera kayıtları ortada.
Daha vekil olmadan kıvırmaya iyi başlamışsın, maşallah!
Sonra, gazeteci arkadaşlarım da, ‘aman, milletvekili iftar verse de gitsek!’ diye ölüyordu zaten! Yaşını başını almış adamsın, insan biraz delikanlı olur, söylediği sözün arkasında durur!
*
Ve yine geçen hafta sonu, cumartesi…
Bu kez iftarı veren Veysi Kaynak. AK Parti eski il başkanı, AK Parti milletvekili ve Adalet Bakan Yardımcısı… Yeni dönemde de milletvekili.
Bu iftar sofrasının, bu kutlu gecenin bir başka anlamı vardı yemekten ziyade. Sayın Kaynak, ahde vefaya önem vermiş, teşkilata, partiye emeği geçmiş eski il başkanlarını, merkez ilçe başkanlarını, kurucu başkanları, eski milletvekillerini de çağırarak, kaynaşmanın, birlik-beraberliğin en güzel örneğini sergilemişti.
Önceki dönem milletvekilleri Ali Sezal, Sıtkı Güvenç, Yıldırım Ramazanoğlu da gelmişti. ’nasıl olsa vekillikleri bitti, işleri de bitti, çağırmasam da olur’ diye düşünmemiş sayın Kaynak. İsimlerini ve yüzlerini unuttuğumuz eski kurucu il ve merkez ilçe başkanları doğrusunu isterseniz bu vefadan hoşnut kalmışlardı. Keşke aralarında Mustafa Aydoğar da olsaydı, keşke!
Yalnız… Partinin kurucu il başkanlarından Av. Rifat Bülbül’ün hem çok uzun, hem de ne dediği pek anlaşılmayan sıkıcı cümleleri yanında, eski ve bazıları hayatta olmayan (Merhum Erbakan hariç) başbakanlarla ilgili sözleri doğrusunu söylemek gerekirse yakışıksızdı, şık değildi.
Halkın iradesine saygı duyan bir kişi olarak bildiğimiz tanıdığımız Rifat abimiz, böyle bir sözü söylememeliydi. Hangi başbakanın ülkenin kaderine yakışıp yakışmadığına, layık olup olmadığına kendisi değil, halkın iradesi karar vermişti. Bu saatte onları sorgulamak Rifat abimizin işi olmamalıydı.
Neyse… Veysi Bey’e bu ahde vefasından ötürü teşekkür ediyorum.