Neden hem nalına, hem mıhına vuruyorum?

13 Ekim 2016, 10:53

609 kez okundu.

Bu soruyu çok soruyorlar. Kime ne anlatsam ikna ettiğimi sanmıyorum. Çünkü herkesin tutuğu takım, gönül verdiği parti, sevdiği renk farklı olunca, ne İsa’ya yaranıyorsun, ne Musa’ya…

Zor bir şehir Maraş…

Okurlarım, dostlarım diyor ki; “Yetti artık ama Mehmet Fiskeci. Artık safını belirlemen gerekmiyor mu? Bir öyle, bir böyle. Olmaz ki… Adam gibi safını seçsene! Neden hem nalına, hem mıhına vuruyorsun!”

Cevap veriyorum:

Haklısınız. Bir kararda duramıyorum. Yanar dönerim, a acayibim. Ve de hem nalına, hem de mıhına vuruyorum.

Neden mi?

Kimseye yaranmak gibi bir derdim, telaşım, heyecanım yok. Kimsenin arka bahçesi olmak gibi niyet içinde olmadım.

Çünkü…

İnsani meseleler hayli karmaşık. Bu karmaşa yüzünden de nala vursan yetmez, mıha vursan kesmez! Kısacası nala vursan mıh öksüz kalıyor, mıha vursan nal yetim.

Çünkü…

Bilerek ve isteyerek zor olanı seçiyorum.

Oysa sadece nala vurarak ya da mıha vurarak alacağım garantili alkışların farkındayım.

Ama ne sırtımı sağlam yere dayamanın huzuru beni keser, ne de bunca tarafgir arasına bir tarafgirin daha katılmış olması bir anlam ifade eder.

Çünkü biliyorum ki, nal da yalan, mıh da…

Son sözüm, en çok da ilgililerin anladığı dilden yazıyorum.

Mümkün mertebe.