banner1524

Öyledir ve sahi…

Örneğin, sevmediği biri şarkıcının mesleği bırakması gerektiğini söyleyen bir vatandaş düşünün, müzisyenin senelerdir bir yola baş koyması, işini sevmesi ve milyonlarca hayranı olması gibi konuları biryana bırakalım, herhangi bir insan, ekmeğini kazandı bir işi, sırf rastgele bir adam “Aman canım, bıraksın o işi” dediği için bırakır mı, ya da bırakması mı gerekiyor.

Elbette bırakmaz, bırakmamalı…

Onun yerine…

Bünyesine nefret söylemlerini doldurmamak için, “Bıraksın canım o işi, zaten iğrenç, yapamıyor da üstelik!” gibi cümlelerle eleştiri kılıfı içine sokulmuş hakaretleri duymamayı tercih eder.

*

Bunları takmamayı becerebilenler, yaptıkları işlere inandıkları için huzurlarını kaybetmeden yollarına devam ederler.

Kimisi de hakaretlere cevap verir, bunu dert edinir. Eh, hakaretleri kulak arkası edememek de son derece insani bir vaziyet yani.

İşte, ‘eleştiriye tahammülü yok’ meselesi de burada başlıyor, mahkemeye kadar uzanıveriyor.

Memlekette eleştiri ile hakaret birbirine girdiği için, hakarete karşılık veren insanlar, “Eleştiriye tahammülü yok” olarak tanımlanıyor, hâlbuki eleştiriye değil, hakarete tahammülleri yok insanoğlunun.

Hakaret ederek coşan adamlar ise, klavyelerinin başında kendi karanlıklarında boğuluyorlar.

Eh, ne yapalım, bırakalım boğulsunlar.

Çeşit çeşit insan, çeşit çeşit gazeteci var memlekette. Dedik ya, onlar da öyle yaşıyor, “nefret enerjisi” ile çalışıyorlar.

Herkesin ilgi alanı farklı…

Biz, eleştirileri, daha doğrusu eleştiri kılıfına sokulmuş nefret söylemlerini dinlemenin zaman kaybı olacağını düşünenlerdeniz.

 

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol

Avatar
ede ede 13 yıl önce

durmak yok yola devam...hiç bir ses kervanın durmasına sebeb değildir...kedi ulaşamadığı ciğere mundar der...

banner1527