Bir lokantaya, bir cafeye gidiyorsunuz, şöyle pencere, cam kenarı, manzarası güzel, ferah bir yer geçerken içinizden, gözünüze kestirdiğiniz masaya doğru ilerlerken, masa üzerinde bir kâğıt parçası, ‘REZERV’
Yani dolu, yani sahipli, yani önceden biri telefon açmış, yer ayırtmıştır. Olabilir, gayet doğal.
Garson da gelip kibarca yana masayı işaret ediyor. Özür dileyerek! Yapacak bir şey yok, kabul ediyorsunuz çaresizce.
*
Şimdi…
Depremden sonra bir de yıkılan konutların, işyerlerinin etrafı çevrilmeye başlandı. Trabzon Bulvarı ve kendi çevrem olan Milli Eğitim Caddesinden de örnek verebilirim. Alanların etrafı çevrilmiş. O alanlarda evi, işyeri olan dostlarım soruyor, ‘Abi sen gazetecisin, bilirsin, proje alanı, rezerv alanı ne demek? Devlet mülkiyetimize, konutlarımıza, işyerlerimize el mi koyacak, biz ne yapacağız?’
Sizi temin ederim o kadar çok soru ile karşılaştım ki, dedim en iyisi cevaben buradan bir şeyler yazıp vatandaşı, okuru bilgilendirmek.
*
Topu, bir mülkün sahibini gösteren resmi belge. Toplumlarda mülkiyet hakkı her zaman kutsal sayılmış, bu hak devletin verdiği tapu ile belgelenmiştir.
Temel hak bu.
Hal böyle olunca, geçen günlerde bir yasa çıktı meclisten, hem de sessiz sedasız. KENTSEL DÖNÜŞÜM YASASI ile vatandaşın mülkiyet hakkını yok sayma olarak yorumlandı.
Lakin vatandaş daha meselenin ne olduğunu bilemedi, bu meselede yerel yöneticiler de aydınlatma gereği duymadı.
Kentsel Dönüşüm Yasası, sadece boş arazileri değil, üzerinde evler olan yerleri de, yani yerleşim için ‘rezerv yapı alanı’ ilan edebiliyor.
Rezerv alanı ilan edilen yerlerde oturan mülk sahiplerinin evleri, işyerleri de yıkılacak. Bakanlık bu konuda tam yetkili iken, evleri yıkılanlar iç in yeni yapılacak konutların bedellerini ödeyemeyen mülk sahiplerinin evleri haciz yoluyla ellerinden alınabilinecek.
Bakanlığa bu meselede çok büyük idari işlem yetkisi de veriyor.
*
Vatandaş daha gerçeğin farkında değil. Lakin, devlet vatandaşın arsasını, işyerini rezerv alanı-proje alanı ilan edip alacak ama mağdur da etmeyecek. Yer gösterecek.
Örneğin şahsım şehrinde. Örneğin Trabzon Bulvarı üzerinde, ya da kendi çevrem olduğu için örnek gösteriyorum, milli eğitim caddesi üzerinde rezerv alanı olarak etrafı çevrilen yerlerde konutları, işyerleri olanlara artık yeni yerleşim alanı olarak gösterilen ve her geçen gün cazibe merkezi haline gelen Önsen’den mi, Dereboğazı’ndan mı, Fatmalı’dan mı yer verilir, bilemem.
Ben bilmem, merkez bilir.
*
Hal böyle iken Çevre ve Şehircilik Bakanı sayın Mehmet Özhaseki, bundan sonra ‘resen’ yani hak sahiplerinin rızası aranmadan şehir merkezlerini ve prestijli caddelerini yeniden yapacaklarını belirtiyor.
Bunun anlamı şu olsa gerek, rezerv alanı ilan edilerek bölgedeki tüm ev ve dükkânlara el konulacağı anlamına geliyor. Sayın Özhaseki Meclis konuşmasında şu bilgiyi de veriyor; “Şehirlerimizin meydanlarını ve en önemli prestijli caddelerini bakanlık olarak resen biz yapacağız. Bu meydanlar, yüzlerce sene yaşayacak ve kartpostallara, şiirlere, şarkılara konu olacak!”
Ama vatandaş farklı düşünüyor ve bunun kentsel dönüşümden çok, rantsal dönüşüme davetiye çıkarttığı kanaatinde.
Şehrin dört bir tarafı şantiye alanına döndü. TOKİ merkezde, şehrin toparlanması, ayağa kalkması için özellikle merkezdeki alanlara şantiye kurdu, konutlar için, işyerleri için seferberlik ilan etti.
Dün de şehrimizi şereflendiren Özhaseki, özellikle orta hasarlı binalar ile ilgili sorunların giderilmesi için aydınlatıcı bilgiler verdi, vatandaşı rahatlattı.
Teşekkürler sayın bakanım.
*
Sadece yıkılan yerleri değil, mevcut bina alanları da rezerv alanı ilan edilecek. Belediyeler, ne şu, ne bu, kimsenin hükmü yok.
Rezerv alanındaki imar planı, parselasyon, ruhsat ve iskan aşamalarında bakanlık yetkili olacak ve böylece belediyeler by-pass edilmiş olacak.
Yani sizin binanızın sağlam olmasının bir önemi yok. Rezerv alanı ilan edildiğinde, sizin söz ve mülkiyet hakkınız diye bir şey kalmıyor.
Sizleri bilgilendirmek için yazıyorum, rezerv alanı ilan edilen yerlerdeki konutlar mahkeme süreci dâhil 90 gün içinde boşaltılacak.
Artık yerine cami mi yapılır, alışveriş merkezi mi, millet bahçesi mi, ofis-konutlara mı, rezidanslar mı, şehir parkları mı, bilsem yazarım da, bilmiyorum.
Evin, işyerin gitti, örneğin evin Onikişubat ilçesinde, Hürriyet Mahallesinde veya Tekerek Bulvarı üzerinde, artık kısmetinde ne varsa, Önsen mi olur, Fatmalı mı olur, Karadere mi olur, bilemem. Kapı gibi kanun varken, itirazın kabul de edilmeyeceğine göre, hepimize hayırlı uğurlu olsun!