O tetiği çekmezsen, ölümün benim elimden olacak!

12 Kasım 2018, 11:37

432 kez okundu.

Bir Zamanlar Çukurova dizisini izliyorum. Çiftliğin yavşak, haysiyetsiz ve yalaka kâhyası Gafur, bir zamanlar asker arkadaşı olan Yılmaz’ı kıstırıyor, hanım ağanın talimatı ile öldürmeye götürüyor ıssız bir yere. Çekiyor tabancayı, ‘seni öldüreceğim!’ diyor.

Elleri arkadan bağlı Yılmaz, “O tetiği çek Gafur, o tetiği çekmezsen, ölümün benim elimden olacak!” diyor.

Çiftliğin yılışık, silik ve aşağılık kâhyası asker arkadaşı, hapishane kaçkını Yılmaz’ı öldüremiyor. Hırpalıyor, örseliyor, sonra da terk edip çiftliğe dönüyor.

Ancak hapishanede, çıkan bir arbede ve takiben oluşan yangın sonrası, radyo ajanslarında (eskiden haberlere ajans denilirdi) 4 mahkûmun öldüğü haberi içinde Yılmaz’ın da adı geçince, sevdiği kız yere yığılıyor.

Bu televizyon dizisinden yola çıkarak, o yavşak kâhyanın asker arkadaşı Yılmaz’ı öldürmek istemesine rağmen Yılmaz’ın kâhya Gafur’a söylediği sözden yola çıkarak demem o ki, bir insanı öldürmek istiyorsanız yaralı bırakamayacaksın.

Hatırlayın, bu meseleyle ilgili daha önce bir köşe yazısı yazdım.

Yazı tamamen siyasi içerikliydi.

Hasmınız olabilir. Hele bu hasmınız siyasetçi ise, gelecekte önünüze engel teşkil edecekse, yakın tarihte size rakip olabilecek biriyse onu imha etmek farz iken, yaralı ve acılı bırakmak onun size olan intikam duygularını güçlendirir.

Yaralı insan tehlikeli kimsedir. Her an gelip sizden intikamını alır, yaralı bırakmanın faturasını ağır ödettirir.

Birine gıcığınız olabilir, bireysel kininiz, nefretiniz olabilir birine, birilerine. Bir yakını üzerinden hasmınızı zayıf düşürmek, siyasi ve parasal gücünüzü kullanarak, tuttuğunuz adamlara, yani çakallara yem olarak atabilirsiniz.

Çünkü memleket çakal dolu, tetikçi dolu.

Her nerede ve hangi şartlarda olursa olsun, silahı hasmınızın üzerine doğrultabilirsiniz ama o tetiği çekmek yürek ister, hem de mangal gibisinden.

Türk filmlerini izlemediniz mi hiç?

Son söz, duvardan bir helik (küçük taş parçası veya priket) almakla o duvarı yıkamazsınız. Şayet o duvar kerpiçten (toraktan) ise amenna, ama harcındaki çimento yüksek oranda ise, değil bir helik, iki-üç tane alsanız yine de yıkamazsınız. Verdiğiniz mücadele, harcadığınız efor, tuttuğunuz kiralık çakallar boşa gider de, suya düşen umutlarınız sizi ömür boyu vicdan azabı yaşatır.

Vicdan sahibi iseniz eğer…

Siyaset de buna benzer!