Türkiye´den ilk kez bir grup Sekelistan gezisi için bir araya geldi ve 28 Nisan – 03 Mayıs tarihleri arasında Ahmet Açıkgöz´ün önderliğinde Sekelistan´a gitti. Ben de o kafilede yerimi aldım. Turan halklarının en kadim topluluklarından sayılan Sekel Türklerini daha yakından tanımak, kardeşlerimiz ile yeniden akrabalık ilişkilerimizi tesis etmek için oradaydık.
*
Türk Topluluklarının neredeyse tamamında gördüğümüz ortak özellikleri Sekellerde de görmek mümkün. Şaman Kültürünün birçok ögesini dipdiri yaşatan toplulukta aile bağları, büyüklere saygı, doğaya saygı… Olmazsa olmazlardan. Yöresel kıyafetlerdeki işlemeler, Kazan Tatarları ve Bulgar Türkleriyle nerdeyse bire bir. Sekel Bayrağında bulunan simgeler ve bayrağın rengi tıpkı Uygurlar, Gagauzlar, Kırım Tatarları, Irak Türkmenleri, Kazakistan ve Tuva bayrakları gibi mavi zeminli. Bayrak üzerine yer alan ay ile güneş bu bayrağa Türk´ün mührünü vuran oldukça güçlü ögeler. Mavinin, Şaman adetlerinde kötü ruhlardan koruduğuna inanılır ve sadece Türkler tarafından anlam yüklenen bir renktir. (Bizdeki nazar boncuğu gibi) Atlarla olan bağları, ağaç oymacılığındaki hünerleri… Geyik ve tuğrul kuşu mitolojilerinde yer alan sembol hayvanlardandır. Sekelistan´da (Farkaslaka) Kurt bölgesi ismiyle bir yer adına rastladım. Bölgede bulunan anıt parka yaptığımız ziyarette Hakasya´da, Altaylarda rastladığım taştan Balbalların bir örneği beni oldukça heyecanlandırdı.
*
Resimleşen anıt taşlar ya da ağaçtan yapılan oyma yapıtlar olarak Türk tarihinde önemli bir yere sahip balballar Sekelistan´da Kopjafa adıyla adlandırılışmış. Daha çok ağaç oymacılığı ile yer yer 3 metreyi bulan Balbalların üzerine işlenen desenler birçok anlam ihtiva ediyor. Yer, gök, toprak, kadın, erkek gibi temel unsurlar Balballara nakşedilirken, Göktürk Alfabesi karakterine uygun yazılar ile hangi amaçla dikildiğine dair bilgiler aktarıyor. Balballar üzerine Sekel Bayraklarının renklerinden çaputlar bağlanarak adet yerine getirilmiş oluyor.
AB´NİN HİLAL İLE MÜCADELESİ
Sekelistan´ın önemli isimlerinden birisiyle sohbet ederken şu cümle oldukça dikkatimi çekti: “AB Bizim özerlik talebimizi bayrağımızda bulunan hilal ve güneşten dolayı görmezlikten geliyor, bayrağımızı değiştirmemizi talep ediyorlar. Siyah ve kırmızı... Bizler için hiçbir anlamı olmayan bu bayrağı bizlere dayatmaya çalışıyorlar, bunu kabul etmiyoruz, Mavi zemin üzerine hilal ve güneşli bayrağımızı sonuna kadar taşımaya kararlıyız” diyor.
Bu seyahatte çok sağlam dostlar edindim, her biri pırıl pırıl, heyecan dolu. Turan sevdası ile kimi kredi çekip tura katılmış, kimi arabasını satıp ilklerden olmak istemiş… Bu sevda Türk var oldukça bitmeyecek.
İsimlerini ilk kez Sekelistan ziyareti yaparak altın harflerle yazdıran kutlu insanlara ilk yazımda teşekkür etmek isterim.
Tekirdağ Macaristan Fahri Konsolosu Erdoğan Erken, Organizatör Ahmet Açıkgöz, Renan Tunalıoğlu, Cemal Tunalıoğlu, Ahmet Uğur Sönmez, Muharrem Eryetiş, İpek Eryetiş, İsmail Beker, Şaduman Beker, Özcan Selik, Nesrin Selik, Hülya Koçak, Ömür Demirci, Didem Sayra Dal, Fatma Nur İp, İsmail Hakkı Işık, Sevim Işık, Cahit eren, Gökhan İlvan, Suat Silahlı, Güler Özdemir, Metin Oktay Fındık, Namık Kemal Özalap, Hikmet Cebeci, Canberk Gürses, Yüksel Çağrı Güreses, Ramazan Eryılmaz ve Mehmet Tunç.
Bizlere Sekelistan´da ev sahipliği yapan Sekelistan Konsey Başkanı Izsák Balázs ve Başkan yardımcısı Peter Janos´a misafirperverliklerinden dolayı şükranlarımı arz ederim.