banner1524

Birkaç gün önce, yolda ismini bilmediğim bir okurumla karşılaştım. Sıcak ve samimi bir şekilde yanaştı, “Mehmet bey, kusura bakmayın,  sizi çoğu zaman eleştirsem de her gün okumadan duramıyorum. Ancak ne olduğunuzu bir türlü çözemedim!” deyince,  içimden hınzır hınzır gülmek geldi, “Hah, tamam oğlum Fiskeci, bu tür tepkiler aldığına göre, doğru yoldasın, devam aslanım! Durmak yok, yola devam!”

Gün olur,  çoğu zaman kendi kendime akıllar veririm. Parayla değil ya, yaparım bunu…

*

İnsanlarla polemiğe girmesini severim ama, burada değil. Şartı şurtu olmalı. Kiminle  polemiğe girdiğime dikkat etmeye çalışsam da, bazen şirazeden çıkanlar, endazenin topuzunu kaçırıyorlar,  vazgeçiyorum.

Efendiliğini hiçbir şartta bozmayacağına inandığım, güvendiğim, ya da kendini bu çizgide gösteren gazeteci-yazar her neyse, onlarla kapışma kararı aldım.

Yoksa, arkandan köpek gibi havlayanlara itibar etmeyeceksin. Dürüstlük abidesi gösterip kendini, iş takipçiliğine soyunan zevzeklerle işim olmayacak bundan böyle.

Çünkü, bu alemde çakal çok.  

*

Gündemsiz olmak her zaman iyidir. Belirli bir gündemin içine hapsolmuş biri olmak da işime gelmez zaten. Zavallılaşıyorsun sonra. Farklı olmak ve de farkındalık yaratmak dedikleri şey her ne ise, ortaya koyacağım diye çuvallamamaya dikkat edeceğim. İçine doğduğum kültürel çevrenin beni belirlemesine izin vermek gibi niyetim de yok. şunu yaparım, o çevreye tebessümle yaklaşırım, ama yine bildiğimi yazarım. “su kaynar fokur fokur, Fiskeci bildiğini okur…” misali, yaparım, yapacağım bunu. Korkmadan, yılmadan, ite püsüğe pabuç bırakmadan.

*

Lügat patlatmayı hayatta sevmem, beceremem de. Bu konuda cahil olduğumu itiraf etmeliyim. Lügat patlatman için bilgi birikimin muhteşem olacak, hazine dolu… Boş kafa ile yazı yazılmaz. Bellediğin birkaç kelime ile ortaya harika bir köşe yazısı çıkartırım dersen, yanılırsın.

Bilenler bilir, lafı evirip çevirmeyi pek sevmem. Dolambaçlı kelimeleri anlamam. Dolaylı anlatımlara yüz vermemeye çalışırım. Küt diye söylerim söyleyeceğimi. Dokunaklı yazı olmalı ki bilgisayarından çıkan, okunsun.

Yok etliye karışma,  yok sütlüye karışma, yok süte soğan doğrama, geç bunları… gazeteci-yazar dediğin etliye de karışacak, sütlüye de. Bala soğan doğranırsa doğra!

Sen demedin mi dokunaklı yazı olsun diye,  dokunduk işte!

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol

banner1527