Her mesleğin, her sektörün, her gurubun bir ustası, duayeni, üstadı vardır. Bazı ünvanlar kişilere, marka ve firmalara laf olsun, iş olsun diye verilmez.
Bir papağana da ‘usta, hoca’ etiketi yapıştırıldıysa, verildiyse, boşuna değil. Mutlaka arkadaşlarının bir bildiği vardır.
Bugün cumartesi günü, üstelik de ramazanın ilk günü. Herkese, hepinize hayırlı ramazanlar. Rabbim tuttuğunuz oruçları kabul ve makbul eylesin.
Buyurun, işte o hoca, usta fıkrası…
*
Lüks bir semtteki kuşçu dükkânına giren müşteri, güzel bir papağan almak istediğini söylediğinde, dükkân sahibi müşterisini papağanların olduğu bölüme götürür. İçerde birbirinden güzel birçok papağan vardır.
Adam gözüne kestirdiği bir papağanın yanına yaklaşıp, “Bu kaç para?” diye dükkân sahibine sorar, kuşçu da fiyatının bin dolar olduğunu söyler. Lakin müşteri merak edip sorar, “Nedir bunun özelliği?”
Kuşçu da; “Efendim, bu hayvan kendi türünün en güzel örneği. Ayrıca Türkçe ve İngilizce konuşur” diyerek papağanın özelliklerini sayar.
Derken müşterinin gözü daha güzel, daha alımlı, rengârenk ve çok canlı renkleri olan bir başka papağana takılır, hemen yanına gidip kuşçuya “Bu kaça?” der.
Kuşçu da bu papağanın bin beşyüz dolar olduğunu, kendi türünün en güzel örneği olduğunu, ayrıca Türkçe, İngilizce ve ilave olarak Almanca konuştuğunu izah eder.
Müşteri tam bu papağanı olmaya karar verdiği sırada, dükkânın en arka köşesinde tek başına kendi halinde duran, tüyleri yer yer dökülmüş kalan tüylerinin rengi ise siyah, beyaz, gri karışıma, tavukla karga arası, ne olduğu belirsiz ucube gibi duran bir yaratık görür.
Gırgır olsun diye onun yanına yaklaşıp, dükkân sahibine; “Ya bu kuş kaç para?” diye fiyatını sorar.
Kuşçu on bin dolar olduğu cevabını verince, müşteri şaşırır ve “Yok canım, peki kaç dil konuşuyor bu hayvan?” diye merakla sorunca, kuşçunun cevabı şu olur, “Efendim bu hiç konuşmaz”
Müşteri büsbütün şaşırır, “Sen benimle dalga mı geçiyorsun kardeşim. O kadar güzel papağanlar var, en iyisi bin beşyüz dolar, sen bu kuşa bile benzemeyen hem de hiç yabancı dil bilmeyen hayvana tutmuş onbin dolar istiyorsun. Bunun özelliği ne ki?” diye sorduğunda, kuşçu gülümseyerek şu cevabı verir;
“Vallahi ben de bilmiyorum beyefendi. Ama öbür papağanların hepsi de buna ‘hocam’ diye hitap ederler.”
*
Bu fıkrayı neden anlattık. Her fırsatta, her zemin ve ortamda papağan gibi aynı sözleri, aynı vaadleri, aynı cümleleri sarf eden, söyleyecek bir üçüncü cümlesi olmadığı için komşusundan ödünç almaya kalkabilecek kadar kelime haznesi zayıf siyasilere kapak olsun diye anlattım.
Sizin fikrinizi alabilir miyim?