banner1524

Akil insanlar heyeti, Akdeniz Gurubunun bu haftalık ziyaret mekanı Kahramanmaraş idi. Barış ihtimalinin ıskalanmaması gerektiğini söyleyen ve sürece şartsız destek veren yüzlerce vatandaşımızın yanı sıra endişeli,  hatta öfkeli Maraşlılarla da karşılaştık.

STK’larının gönderdiği temsilcilerden oluşan 200-250 kişilik büyük toplantımızı yapacağımız yerin önünde protesto için toplanan hayli kalabalık bir topluluk vardı.

Toplantımızı yaptığımız salonda da kısa süreli gerginlik yaşadık. Bir şehit annesi baygınlık geçirdi ve bize; “Ne yüzle Kahramanmaraş’a geldiğimizi!” bile sordu. Sakinleştiği zaman yanına gittim, “Teyzeceğim, oğlun sayesinde bu ülke bir metrekare toprak kaybetmedi ve kaybetmesin diye uğraşıyoruz, ayrıca oğlunu kaybettin, torunlarını da kaybetme diye çalışıyoruz” dedim. İsminin Ayşe Kılçık olduğunu öğrendiğim anne, şehit ve gazi derneği yönetim kurulu üyesiydi. “Bak yavrum…” dedi, “Oğlumun parçalanmayan tek yeri sadece yüzüydü, ben bunu hiçbir Kürt ve Türk annesinin yaşamasını istemem, ben de artık barış  gelsin isterim!”

*

O yaşlı teyze ile aramızda şu konuşma geçti:

“Peki niye itiraz ediyorsun!” dedim. “Ben şimdi bu sınırlarına çekilen adamlara güvenmiyorum. Onların güçlenip geri geleceğinden korkuyorum. Çünkü onlar durmayacak” dedi.

“Geri gelirler, yine silah sıkarlarsa, devlet yine savaşır, ama bak, kanın durması için bir şans  belirdi, bu şansı kullanmayalım mı” dedim.

Kılçık teyze; “Abdullah Öcalan serbest bırakılırsa ben ölürüm, bütün şehit anneleri ölür, başbakan bunu bilsin” dedi ve sonra devam etti; “Ben başbakana oy verdim. Biz ona  güvenmişiz. Bizi çağırsın, ikna edilecek biri varsa, o da benim. Bizi karşısına alsın, anlatsın, bizi dış kapıya itmesin. Bize önem versin!”

*

Bu taleplerini yazacağımı söyledim.  Ayşe teyze şaşırdı, çünkü heyetin “Öcalan’ın ikna timleri’ olduğunu söylemişti ona. Kocaman bir öpücük kondurdu alnıma, sarıldık.

Kahramanmaraş’a yaptığımız toplantıda, her masadaki dokuz kişiden en az üçü barıştan yanayız ama güven sorunu yaşıyoruz diyorlardı. Bahsettikleri sıkıntılara tanıklık ederken, şehrin belleğindeki olumsuz anıların, süreci objektif olarak değerlendirmelerine engel olduğunu gördüm. Maraşlılar, 77’de yaşanan ve daha sonra Alevi-Sünni çatışması diye lanse edilen ama aslında sağ-sol çatışması olan o meşum olayları unutmamıştı ve bir kısım Maraşlı da bu hatıranın etkisiyle “oyuna gelme” korkusu yaşıyordu.

 

NOT: Bu satırlar, bana ait değil. Haber Türk Gazetesi yazarı, aynı zamanda Pazar günü şehrimize gelen akil adamlar listesinde yer alan Nihal Bengisu Karaca’nın. Yazının devamı yarın yine bu sütunlarda olacak.

 

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol

banner1527